Esme öyle
güzeldir ki ona bakıp da gönlü kaymayan yoktur. Abbas, Esme’nin köylüsüdür ve
vurgundur Esme’ye. Esme de Abbas’a karşı boş değildir. Ancak Esme’yi Abbas’a
vermezler. Abbas, onun uğruna üç kişiyi yaralayarak hapse düştüğünde, Halil kendisini
istemeyen Esme’yi dağa kaldırır. Ardından evine götürüp bir imam çağırarak imam
nikahıyla evlenir Esme’yle. Esme bir yıl hiç kimseyle konuşmaz, dünyaya küser.
Üç kez kaçmaya çalışır fakat üçünde de Halil yolda yakalayıp geri getirir
Esme’yi. Oğlu Hasan’ın doğumundan sonra Esme değişir. Artık yalnız oğlunu,
Hasan’ını düşünür. Bir akşam Hasan, annesi
Esme ve babası Halil sofra başındayken hapisten
kaçan Abbas tarafından evleri kurşunlanır ve Halil ölür. Abbas, Esme’yi
sürükleyerek yanında götürür. Halil’in kardeşleri ve köylüler sabaha karşı Abbas’ın
ölüsünü köy meydanına getirirler. Esme’yi de döverler. Halil’in anasının
gözünde oğlunun katili Abbas değil Esme’dir. Diğer oğullarına Halil’in kanını
yerde bırakmamak için Esme’nin öldürülmesinin şart olduğunu söyler. Hiçbiri
yapamaz. Esme’nin güzelliğine kıyamazlar. Üstelik Esme’nin çok kıyıcı olan
ailesinden de çekinirler. Kendileri öldüremeyince bu işi yapması gereken
kişinin Hasan olduğuna kanaat getirirler. Büyükanası sürekli Esme’nin
kötülüğünden, başlarına bela getirdiğinden, babasının katili olduğundan bahseder.
Köylülerden biri Halil’i gördüğünü iddia eder. Söylediklerine göre Halil kanı
yerde kaldığı için hortlamıştır ve zebaniler onu her gün farklı bir hayvana
dönüştürmektedir. Bir gün köpek, bir gün kartal, bir gün kedi, bir gün sümüklü
böcek, bir gün yılan… Bu söylentiler köyde iyice yayılır. Söylentilerden iyice
bunalan Hasan baskılara daha fazla dayanamaz ve amcasının verdiği silahla
annesini vurur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder