11 Aralık 2018 Salı

BEYAZ GEMİ_Cengiz Aytmatov

✮✮✮✮✮
Mümin Dede, ilerlemiş yaşına rağmen çalışmaya devam eden geleneklerine bağlı biridir. Kızı ve damadı tarafından terk edilen torunu onlarla birliktedir. Dede ve torun birbirine çok bağlıdır. Çocuk dedesinin anlattığı efsanelerle büyümüştür. Bunlardan bir tanesi de Maral Ana efsanesidir. Bu efsaneye göre zamanında Kırgızlar ölen hanları için tören düzenlerken kalleşçe bir saldırıya uğrarlar ve tüm Kırgızlar öldürülür. Fakat tören sırasında ormana gitmiş olan bir kız ve bir de erkek çocuk sağ kalır. Saldırganlar onları takip ederler. Yakaladıklarında ise öldürmek için uçurum kenarına götürürler. Beyaz bir Maral Ana (geyik) çıkagelir ve çocukları himayesine almak ister. Düşman, bugün himayesine aldığı çocukların bir gün gelip Maral Ana’nın soyunu öldüreceğini belirtir. Maral Ana buna rağmen çocukları himayesine alır ve onları Isık Gölü kenarına kadar getirir. Burada yeniden çoğalmalarını sağlar ve Kırgızlar ile Marallar barış içinde burada yaşarlar. Fakat yıllar sonra insanlar Maral soyundan geldiklerini belli etmek için arayış içine girerler ve gösteriş meraklısı iki kardeş beyaz bir maralı öldürür ve boynuzlarını babalarının mezarının üzerine koyar. Böylece Maral soyundan gelmenin simgesi bu olur. Bu çok ilgi görür ve insanlar maralları öldürüp aynısını yapmaya başlar. Bunun üzerine sayıları oldukça azalan beyaz marallar Isık Gölünü terk ederler ve o zamandan beri kimse beyaz maral görmemiştir.Dinlediği hikaye ve efsanelerle oldukça hayalperest büyüyen çocuk zamanını dedesinin dürbününü alıp dağın eteklerinden Isık Gölünü izleyerek geçirir. Her gün aynı saatte beyaz bir gemi gölde görünür ve geçip gider. Çocuk babasının o gemide çalıştığını, kendisinin de başı insan vücudu balık olan bir canlıya dönüşerek babasının yanına gittiğini hayal eder.  Mümin dede, damadı Orozkul’un yanında çalışmaktadır. Orozkul orman işçilerinin amiridir. Çocuğu olmadığı için sürekli Mümin Dedenin kızı suçlar ve bu yüzden sürekli içer ve karısını döver. Mümin dede ise buna pek ses çıkartamaz çünkü torunu büyüyene kadar çalışmak ve ona bakmak zorundadır. Orozkul, kaçak tomruk satışı da yapmaktadır. İşlerin ters gittiği bir gün Orozkul yaşlı adamı işten kovar. Kızını da boşadığını söyler. İşten atılan ve kızı tarafından da suçlanan Mümin Dede rahatsızlanır. Dedesinin halini gören çocuk, Orozkul’dan nefret eder ve Maral Ana’ya, bir bebek getirmesi için dua eder. Çocuğu olunca Orozkul'un yumuşayacağını ve her şeyin düzeleceğini düşünür. Bu sırada da rüyasında beyaz Maral Ana’nın boynuzunda bebek sepeti ile ona doğru geldiğini görür ve mutlu olur. Daha sonrada çocuk beyaz maralları nehrin diğer yakasında görünce her şeyin düzeleceğini düşünmeye başlar. Marallar ve Maral Ana geri dönmüştür. Orozkul tomruk taşımak için kamyon ve adamları ile gelir. Mümin dede de affedilmek umudu ile onlara yardımcı olur. Tam bu sırada nehrin diğer tarafında maralları görürler. Çocuk hasta olduğu için o gün evde kalır ve yatar. Uyandığında ise dışarda bir hareketlilik vardır. Ateş yakılmış ve ziyafet hazırlanmaktadır. Mümin dedesi de çok içmiş ve pişman pişman ateşin başında oturmaktadır. Çocuk ne olduğuna anlam veremez fakat kesik başı gördüğünde donup kalır. Kesik baş bir Maral’a aittir ve Orozkul ile arkadaşları onun etini yiyerek ziyafet yapmaktadır. Maral Ana efsanesiyle büyüyen çocuğun tüm hayalleri ve umutları yıkılır. Artık burada daha fazla kalamayacağını anlar ve balık olup beyaz gemiye yüzerek babasına ulaşma hayalini gerçekleştirmek için nehrin kıyısına gelir ve kendini bırakır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder