Mümin Dede,
ilerlemiş yaşına rağmen çalışmaya devam eden geleneklerine bağlı biridir. Kızı
ve damadı tarafından terk edilen torunu onlarla birliktedir. Dede ve torun
birbirine çok bağlıdır. Çocuk dedesinin anlattığı efsanelerle büyümüştür. Bunlardan
bir tanesi de Maral Ana efsanesidir. Bu efsaneye göre zamanında Kırgızlar ölen hanları için tören
düzenlerken kalleşçe bir saldırıya uğrarlar ve tüm Kırgızlar öldürülür. Fakat
tören sırasında ormana gitmiş olan bir kız ve bir de erkek çocuk sağ kalır.
Saldırganlar onları takip ederler. Yakaladıklarında ise öldürmek için uçurum
kenarına götürürler. Beyaz bir Maral Ana (geyik) çıkagelir ve çocukları
himayesine almak ister. Düşman, bugün himayesine aldığı çocukların bir gün gelip Maral Ana’nın soyunu öldüreceğini belirtir. Maral Ana buna rağmen
çocukları himayesine alır ve onları Isık Gölü kenarına kadar getirir. Burada
yeniden çoğalmalarını sağlar ve Kırgızlar ile Marallar barış içinde burada
yaşarlar. Fakat yıllar sonra insanlar Maral soyundan geldiklerini belli etmek
için arayış içine girerler ve gösteriş meraklısı iki kardeş beyaz bir maralı
öldürür ve boynuzlarını babalarının mezarının üzerine koyar. Böylece Maral
soyundan gelmenin simgesi bu olur. Bu çok ilgi görür ve insanlar maralları
öldürüp aynısını yapmaya başlar. Bunun üzerine sayıları oldukça azalan beyaz
marallar Isık Gölünü terk ederler ve o zamandan beri kimse beyaz maral görmemiştir.Dinlediği hikaye ve efsanelerle oldukça hayalperest büyüyen çocuk zamanını dedesinin
dürbününü alıp dağın eteklerinden Isık Gölünü izleyerek geçirir. Her gün aynı saatte
beyaz bir gemi gölde görünür ve geçip gider. Çocuk babasının o gemide
çalıştığını, kendisinin de başı insan vücudu balık olan bir canlıya dönüşerek
babasının yanına gittiğini hayal eder. Mümin dede,
damadı Orozkul’un yanında çalışmaktadır. Orozkul orman işçilerinin amiridir. Çocuğu olmadığı için sürekli Mümin Dedenin
kızı suçlar ve bu yüzden sürekli içer ve karısını döver. Mümin dede ise buna pek ses
çıkartamaz çünkü torunu büyüyene kadar çalışmak ve ona bakmak zorundadır. Orozkul,
kaçak tomruk satışı da yapmaktadır. İşlerin ters gittiği bir gün Orozkul yaşlı
adamı işten kovar. Kızını da boşadığını söyler. İşten atılan ve kızı tarafından
da suçlanan Mümin Dede rahatsızlanır. Dedesinin halini gören çocuk, Orozkul’dan
nefret eder ve Maral Ana’ya, bir bebek getirmesi için dua eder. Çocuğu
olunca Orozkul'un yumuşayacağını ve her şeyin düzeleceğini düşünür. Bu sırada da
rüyasında beyaz Maral Ana’nın boynuzunda bebek sepeti ile ona doğru geldiğini
görür ve mutlu olur. Daha sonrada çocuk beyaz maralları nehrin diğer yakasında
görünce her şeyin düzeleceğini düşünmeye başlar. Marallar ve Maral Ana geri
dönmüştür. Orozkul tomruk taşımak için kamyon ve adamları ile
gelir. Mümin dede de affedilmek umudu ile onlara yardımcı olur. Tam bu sırada
nehrin diğer tarafında maralları görürler. Çocuk hasta olduğu için o gün evde
kalır ve yatar. Uyandığında ise dışarda bir hareketlilik vardır. Ateş yakılmış
ve ziyafet hazırlanmaktadır. Mümin dedesi de çok içmiş ve pişman pişman ateşin
başında oturmaktadır. Çocuk ne olduğuna anlam veremez fakat kesik başı
gördüğünde donup kalır. Kesik baş bir Maral’a aittir ve Orozkul ile arkadaşları
onun etini yiyerek ziyafet yapmaktadır. Maral Ana efsanesiyle büyüyen çocuğun
tüm hayalleri ve umutları yıkılır. Artık burada daha fazla kalamayacağını anlar
ve balık olup beyaz gemiye yüzerek babasına ulaşma hayalini gerçekleştirmek
için nehrin kıyısına gelir ve kendini bırakır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder