“Bu eser, sadece Yeniçeriyi anlatmak için
yazılmış değildir. Bu eser, en fakir bedahet duygusunun bile kestirebileceği
şekilde, tarihimizdeki Yeniçeri rezalet ve fecaatlerinin satıh üstü hikayesi
olarak kaleme alınmış bulunmaktan uzaktır.
Bu eser, dünyada ilk teşkilatlı, mesleki orduyu temsil eden Yeniçerilerin işe
nereden başlayıp işi nerede bitirdiğini göstermek ve bunun ruhi ve içtimai
müessirlerini çerçevelemek gayesiyle yazıldı.
Bu müessir, iman ve İslam nurunun
gönüllerde sararıp solması, iman ve İslam vecd ve aşkının uçup gitmesi, iman ve
İslam ruh ahlakının pörsüyüp kurumasından ibaret; ve Yeniçeri, bu korkunç
tecelliyi göstermekte sadece bir vesile…
Türk’ün bütün milli düşmanlarından beter
ve şenaat çapında bir tasallutla, öz vatanını işgal altında tutan, sınırların
kaçağı ve kendi yurdunun alçağı Yeniçeri, bu millete, hemen her devrin en büyük
ibret ve dikkat dersini ihtar etmek mevkiindedir.”
2. Osmanlı
padişahı Orhan Bey zamanında kurulan ve ruhunu Bektaşi ocağından devşiren
Yeniçeri ocağının ahlak ve nizamını kaybederek düşman yurdu yerine kendi öz
vatanını işgal altına alan alçalış ve çürüyüş hikayesidir. Özellikle üç padişah
bu hikayede öne çıkar. Parlak bir şahsiyet olmaya doğru yol alan fakat yeniçeri
oyunları içinde can veren Genç Osman, yeniçerileri iradesi altına almak uğrunda
onlardan daha kıyıcı olmak zorunda kalan 4.Murat, isyan girişimi sonrası
kışlalarını topa tutturarak binlerce yeniçeriyi ortadan kaldıran 2.Mahmut.
Her ne kadar
yeniçeri ocağı kaldırılmış da olsa ruhaniyeti günümüzde dahi çeşitli olaylarda
yine karşımıza çıkmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder