Makine şefliği
işinden kovulan Etienne, yeni bir iş bulmak ümidiyle Kuzey Fransa'daki
Montsou'ya gelir. Maden işçileri oldukça zor koşullar altında ve düşük ücretle
çalışmalarına rağmen, ekonomik buhrandan dolayı, iş sahibi olduklarına
şükrederler. Etienne iş istediğinde önce yok dense de bir işçi kadının ölümü üzerine,
Maheu adındaki bir işçinin aracılık etmesiyle kömür arabası itmek üzere işe
alınır. İki oğlu ve bir kızı ile madende götürü usulü çalışan Maheu’nun ayrıca
evde dört küçük çocuğu, eşi ve yaşlı babası vardır. Tüm diğer madenci evleri
gibi kazandıklarıyla geçinemeyecek durumdadırlar. Borç alarak, acımasız bakkala
yalvararak, zenginlerin evine giderek yemek bulmaya çalışırlar. Etienne, Maheu’nun
evinde kiracı olarak kalmaya başlar. İşçiler, son zamanlarda birçok şey sebep
gösterilerek kesilen ücretlerden dolayı artık para yetiştiremez ve geçinemez
hale gelirler. Öfkeli ve haksızlıklara tahammülü olamayan Etienne, yardım
sandığı adı altında bir proje başlatır. O, artık işçilerin lideri konumundadır.
Şartların iyileştirilmesi için yöneticilerle görüşseler de talepleri kabul
edilmez. Erternasyonal'in (uluslararası işçi örgütlenmesi) de yardımıyla grev kararı
alırlar. Önce Montsou'da başlayan grev daha sonra diğer kömür madenlerine de
sıçrar. Greve katılmayan ocaklara binlerce kişiyle yürüyerek çalışmaları
durdururlar, işçilerin madene inmesine engel olurlar. Her gittikleri yerde yakıp
yıkarlar. Etienne, öfkeli işçi grubuna söz dinletemez. Onların önünde
sürüklenmektedir. İşletme sahipleri madende çalışmak üzere dışarıdan işçi
getirince Etienne liderliğindeki işçiler, askerler tarafından korunan ocağa
yürürler. Askerlere taş atarlar. Çıkan ateşli saldırıda Maheu ile birlikte
yaklaşık yirmi kişi ölür. Bunun üzerine şirket olayları yatıştırmak için
ocakları açar. Fakat işçilerin durumunda
bir düzenlemeye gidilmez. Ancak her şey yıkılıp yok edildikten sonra yeni bir
düzenin oluşturulabileceğini düşünen işçi Souvarine, ocak girişinin
kaplamalarına zarar verir. İşçiler madene indikten sonra çöküntüler ve su basmaları
yaşanır. İşçilerin çoğu dışarı çıkmayı başarır. Etienne’in içinde bulunduğu
yirmi kişilik bir işçi grubu madende mahsur kalır. Kurtarma ekipleri
ulaştığında sadece Etienne hayattadır. Altı hafta hastanede kalan Etienne, Paris'e
gitmeye ve Enternasyonel'de çalışmaya karar verir.
"Kitap okuru ölene kadar binlerce farklı hayat yaşar. Hiç kitap okumayan biri ise sadece tek bir hayat yaşar."
26 Mayıs 2018 Cumartesi
GERMİNAL_Emile Zola
✮✮✮✮✮
21 Mayıs 2018 Pazartesi
TEMELLERİN DURUŞMASI 1-2_Ahmet Kabaklı
✮✮✮✮✮
“Temellerin Duruşması, bulabildiğimiz
belgeler, okuyabildiğimiz kitaplar ışığında, yakın tarihimize tutmaya
çalıştığımız bir ışıktır. Büyük emeklerle, ancak üç yılda çıkardığımız bu
kitap, yakın tarihimizi yanlış aksettiren bazı kaba yalanları gidermek,
doğruları araştırma fikrini milletimize arz etmek maksadıyla yazıldı. Varlığı
ile iftihar ettiğimiz, ilânından bir yıl sonra doğduğumuz ve ömrünü beraber yaşadığımız
Cumhuriyet'in ve son iki yüz yılın "yakın" tarihi genellikle yanlış
okutulmaktadır. İlim çağında ve demokrasi iddiasında olan Türkiye'nin yalan ve
menfaat karanlığına daha fazla terk edilmesi, ona zulümdür”.
13 Mayıs 2018 Pazar
ÇANAKKALE MAHŞERİ_Mehmet Niyazi
✮✮✮✮
Ey Boğaz’ın
hülyalı suları!.. Şimdi hürriyetin neşesiyle yeşil tepelerin eteklerine köpüklü
dalgacıklarınızla dantelalar işliyorsunuz. Sizleri çiğnemeye gelen o çelik
devlere karşı kükreyemez miydiniz! Bir millet, bir ümmet, bir medeniyet
kaderini sizlere emanet etmişti. Yüzyıllardan beri canları pahasına sizleri
koruyana sadakatinizi esirgememeniz için Cideli Mehmet Çavuş’un, Lapsekili
Ali’nin, Kilitbahirli Yüzbaşı Hasan’ın, Libyalı Üsteğmen Mevsuf’un kurban
olmaları mı lazımdı!..
Siz ey Kanlısırt, Kocaçimen, Kabatepe, Alçıtepe!.. Baharın şu günlerinde
üzerinize bir gelinlik gibi düşen güneşin pırıltıları altında bahtiyar
uyuyorsunuz. Pütürgeli Bilal, Yozgatlı Kınalı Murat, Ezineli Yahya Çavuş, Konyalı
Mıstık ve iki yüz elli üç bin vatan evladı kemiklerini sizlere siper
etseydiler, haliniz nice olurdu! Bedelinizin ağırlığını göstermek için mi alev
saçan namlulara karşı lavlarınızı püskürtmediniz!…..
Ve siz hayatlarının baharında şehadet mertebesine erenler!.. Alemlerin Rabbi
sizler için “diridir” derken, destanınızı fanilerin yazamayacağına da
işaret ediyor. Biz yazamasak da
kanlarınızla yoğurduğunuz tepelerde rüzgar ebediyete kadar cenginizi terennüm
edecek, mahzun vadilerde sütun sütun fatihalarla yükselen mezar taşlarınızı
gökler selamlayacak!..
“…Evet, insan ruhunu yenmek mümkün olmuyor.
Dünyada hiçbir ordu bu kadar sürekli ayakta kalamaz. Sadece bugün 1800 şarapnel
attık. Aylardan beri gece gündüz savaş gemilerimiz mevzilerini bombalıyor. Son
derece hırpalanmış Türkleri koruyan Cenab-ı Allah’larından ayırmak için başka
ne yapılabilir!..”
Müttefik Orduları Başkomutanı General Jean Hamilton
“Bir asker için mutluluk denen bir şey
varsa, Türk'lerle omuz omuza savaşmaktır diyebilirim. Fakir insanlardı; buğday
kırığından yapılmış çorba, en önemli yemekleriydi; sağlıksız su içerlerdi;
çamur barınaklarında yatarlardı; fakat en modern silah ve araçlarla donanmış
düşmanlarına karşı aslanlar gibi savaşırlardı… Bu insanların kalplerinde
sadece ve sadece ulvî bir vatan sevgisi vardır. Ölüme onlar kadar gülümseyerek
giden bir millet ferdi daha görmedim."
5. Osmanlı Ordusu
Kumandanı Mareşal Liman Von Sanders
3 Mayıs 2018 Perşembe
FALCI_Stephen King
✮✮✮
NewYork'ta
avukatlık yapan Billy Halleck, trafik kazasında yaşlı bir çingene kadının
ölümüne sebep olur. Polis Şefi Duncan Hopley olayı derinlemesine incelemez. Birlikte
golf oynadığı Hakim Cary Rossington ise kazada suçu olmadığına karar verir.
Mahkeme çıkışında ölen kadının babası Billy’ye yaklaşarak yanağına dokunur ve “incel”
der. O sıralar yüz on üç kilo olan Billy günden güne kilo kaybetmeye başlar.
Birçok test yapılsa da bir hastalık teşhisi konulamaz. Sorunun psikolojik
olduğunu düşünürler. Fakat Billy, yaşlı çingenenin kendisine söylediklerini
aklından çıkaramaz. Haksız yere aklanmasına yardım eden Hakim Cary Rossington
ve Polis Şefi Duncan Hopley’in de ne olduğu bilinemeyen ağır hastalıklardan
muzdarip olduğunu öğrendiğinde lanetlendiklerine inanır. Yaşlı çingene onlara
da dokunmuştur. Polis Şefi Duncan Hopley, beylik tabancasıyla kendini vurarak
intihar eder. Hakim Cary Rossington da 3. kattan kendini hava boşluğuna bırakır.
Billy başına gelenlerin haksızlık olduğunu düşünür. Ona kalırsa otomobili
kullanırken dikkatini dağıtan eşi de suçludur, iki taşıtın arasından yola çıkan
çingene kadın da ve hatta kadının yola çıkmasına engel olamayan yaşlı adam. Göçebe
bir hayat yaşayan çingeneleri bulmak için yola çıkan Billy, elli sekiz kiloya
kadar düşer. Billy Halleck, yaşlı çingene Taduz Lemke’yi, lanetini geri alması
için ikna edebilecek mi dersiniz?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)