Endülüs’te
yaşayan Santiago, papaz okuluna gitmekte ve kalan zamanlarında koyun sürülerini
otlatmaktadır. Yaşadığı yerden sıkılan on altı yaşındaki Santiago, gizem dolu
maceralara atılmak, dünyayı dolaşmak için yola çıkar. Babasının vermiş olduğu
parayla bir koyun sürüsü alır ve ondan sonraki günlerini, koyunları onu nereye
götürürse orada geçirir. Bir gece eski, yıkık bir kilise bahçesindeki firavun
inciri ağacı altında uyurken rüyasında Mısır Piramitlerinde hazine bulduğunu görür. Rüyasını pek
önemsemeyen Santiago sonraki günlerin birinde yaşlı bir adamla karşılaşır. Konuşma
ilerledikçe piramitler hakkında gördüğü rüyasını yaşlı adama anlatır. Adamın
sözleri üzerine Mısır’a gitmeye karar
vererek koyun sürüsünü satar ve yola çıkar. Afrika’da bir liman şehrine gelir.
Çölü geçmek için deve alması gerekmektedir fakat kandırılır ve beş parasız kalır.
Uzun bir süre çalışıp para kazandıktan sonra bir kervancıyla anlaşarak yola
çıkar. Bu kez de kabileler arası savaştan dolayı ilerleyemezler. Yol üzerinde
bir kabileye misafir olurlar. Bir simyacıyı arayan İngiliz bir yolcuyla
tanışır. Ondan simyacının kurşunu altına dönüştürdüğünü öğrenir. Kabile
üyelerinden Fatima’yı görür ve aşık olur. Onunla evlenmek ister. Hayallerinden
bahsettiğinde Fatima ona “Yüreğinin götürdüğü yere gitmesini “ tembih eder. “Ve
buraya geliş amacını gerçekleştirmeden benimle evlenirsen hiç bir zaman mutlu
olamayız “der. Kaldıkları yere baskın düzenlendiğinde Santiago oradan
ayrılır ve çölde ilerler. Bir vahada simyacıyı bulur. Burada Simyacı’nın
kurşunu altına çevirdiğine şahit olur. Simyacı’dan aldığı bir parça altınla
yoluna yalnız devam eder. Piramitlere vardığında rüyasında gördüğü yeri gece
boyunca kazar. Hiçbir şey bulamaz. Oraya gelen savaşçılar üzerindeki altını
alırlar ve onu döverler. Santiago, savaşçılara rüyasında piramitlerin
yakınlarında gömülü bir hazine gördüğünü ve onun için İspanya’dan buralara
kadar geldiğini fakat bulamadığını söyler. Bunun üzerine onlardan biri “ Ben
de rüyamda İspanya’ya gitmem gerektiğini, koyunlarıyla yıkık bir köy
kilisesinde uyuyan bir çobanı bulup aramam gerektiğini gördüm. Eğer oraya gidip
o çobanı bulursam ve firavun incirinin dibini kazarsam gizli bir
hazine bulacakmışım. Ama aynı düşü 2 kez gördüğüm için çölü geçip İspanya’ya
gidecek kadar aptal değilim.” der. Santiago serbest kaldığında hazinesinin artık nerede olduğunu biliyordur. Yüreğinin götürdüğü yere kadar gelmiş ve kişisel menkıbesinin
neticesine ulaşmıştır. Geri dönen Santiago firavun incirinin dibini kazar ve
içi mücevher dolu bir sandık bularak rüyasında gördüğü ve Mısır’a piramitlere
kadar gidip bulmayı arzuladığı hazineye kavuşur. Fatima’ya dönecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder