3 Aralık 2017 Pazar

İNÖNÜ DÖNEMİ_Abdurrahman Dilipak

✮✮✮✮✮
İstiklal Mahkemelerinden Lozan’a, Takrir-i Sükun’dan Varlık vergisine, Serbest Cumhuriyet Fırkasının kuruluşuna, Laiklik ve din eğitimine, köy enstitülerine, Atatürk-İnönü ilişkilerine kadar dönemin olaylarını farklı bir bakış açısıyla görmek isterseniz…
“Bu kitap, Cumhuriyet döneminin iki numaralı adamı İsmet İnönü´nün 1919-1950 yılları arasındaki serüvenini ya da nâm-ı diğer 2. Adam veya, "Milli Şef" dönemine ilişkin gerçekleri anlatmaktadır. 
‘Geldi İsmet, Gitti Kısmet’ şeklinde şöhret bulan bir dönemin hikayesidir bu. İstiklal mahkemeleri, ekmek karnesi ve köy enstitülerinin damgasını vurduğu bir zaman kesiti!
Atatürk devrimci idi; İnönü evrimci. Biri kafa, ötekisi el, kol, ayak...İnönü ikincisidir. İkisinden birini bilmeden Cumhuriyet tarihini tam olarak anlamak mümkün değildir.
Başlangıçta İstiklal Savaşı’ndan umudunu kesen bir Osmanlı paşasıdır İnönü…Sonra birden kahraman olur; İnönü Savaşlarının kahramanıdır ama gerçekten de İnönü’nün bu savaşta adından söz etmek pek de mümkün değildir. İnönü bu savaşlara adını vermemiş, bu savaştan kendisi nam almıştır.
İnönü Komünist partinin kurucusudur; Başbakandır; Atatürk’ün sırdaşı ve en yakın yoldaşıdır. Sonra bir gün yolları ayrılır. İsmet’i defterden silmiştir. Ama Atatürk ölünce bu mirası sürdürecek tek bir isim vardır: İsmet İnönü. Ve O ömürboyu Cumhurbaşkanı, Parti başkanı ve Milli Şef’tir artık. Açık oy, gizli sayımla temeli atılan, Parti il başkanlarının vali oldukları, takrir-i sükunla suskunluğu yasalaştıran yeni Türkiye Cumhuriyetinin mimarı olarak bir döneme imzasını atacaktır.
Belki bu kitap bu dönemin tüm gerçeklerini ifade etmede çok yetersiz kalacaktır. Ancak devrin özelliklerini taşıyan bazı müesseseler ve olaylar ışığında bazı ipuçları vermeye çalışılmıştır. Bu sadece küçük bir başlangıçtır. Tarih ise insanlığın ortak mirasıdır.
Bu dönemin gerçek tarihinin, resmi belgeler, gizlilik duvarı arkasına saklanan İstiklal Mahkemelerinin duruşma zabıtları ve arşivler açılmadan, temel hak ve özgürlükler teminat altına alınmadan, sansürcü zihniyet ortadan kalkmadan yazılabileceğini sanmıyorum. Bu kitap, bu yönde bir talebin doğmasına yol açacak bir katkı olacaksa, hedefine ulaşmış olacaktır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder