Davut,
ağabeyi Süleyman Kaptan’ın kayığına tayfa olarak yazılır. Büyük bir fırtınada dümeni
bırakmak istemeyen Davut hayatını kaybeder. Süleyman Kaptan, bu kazadan dolayı
kendisini suçlar. Çünkü onun yeterince sıkı bağlamadığı bir parça, Davut'a
çarparak ölümüne sebep olmuştur. Rüzgar kıyıya ulaşmalarına engel olur ve Davut’u
denize atmak zorunda kalırlar. Süleyman Kaptan, kardeşinin bir mezarının
olmasını bile engelleyen denizi hiç affetmez. Bu yüzden oğlu Mahmut'un asla
denizci olmasını istememektedir. Süleyman Kaptan, oğlunu Kirpi Halil'in yanına
çırak olarak verir. Süleyman Kaptan, oğlunu buraya denizcilikten uzak tutmak
için vermiştir. Oysa Kirpi Halil, deniz sevdalısı bir kişidir ve sürekli denizden
bahsetmektedir. Mahmut, aynı zamanda mahalle mektebine de devam eder. Mektebi
ve hocayı hiç sevmez, hoca ders anlatırken sürekli deniz hayali kurar. Komşularının
kızı ve yakın arkadaşı Fatma bir gün yanına gelerek babasıyla çıkacağı balığa
gelmesini teklif eder. Mahmut bir kez onlarla balığa çıkınca denizin onun için
vazgeçilmez olduğunu anlar. Mektebi bırakır. Amcası Hakkı Reis'in gemisine tayfa
yazılır. Hakkı Reis’in cimriliği ve tayfaya kötü davranışları karşısında uzun süre
burada barınamaz. Uzun süre farklı gemilerde çalışır. Bu arada anne ve babasının
ölüm haberlerini alır. Zamanla denizin haşin yüzü ile karşılaşır. Maddi
zorluklar, sıkıntılı bir hayat onu zorlamaktadır. Memleketini, sakin bir
hayatı, Fatma ile evliliği hayal etmeye başlar. Memleketine döndüğünde, Fatma’yı
arar. Bazı adamların yüzüne sıktığı kurşunla Fatma’nın yüzünün yarısı
parçalanmış, gözünün birini kaybetmiştir. Mahmut, Fatma'yı çok sevdiği için her
şeye rağmen onunla evlenmek istediğini, memlekete onun için döndüğünü anlatır. Fatma
onun hayatını mahvetmemek için köyü terk eder. Mahmut, tekrar denize dönmeye
hazırlanırken köyün zenginlerinden Zeynel Ağa, kızı Ayşe ile evlenmesini teklif
eder. Yalnız denizlere sonsuza kadar veda edecektir. Ayşe ile Mahmut
evlenirler. Denizden uzakta bir köye yerleşirler. Mahmut, özlediği sakin hayata
kavuşmuştur. Bahçede sebze meyve yetiştirmektedir. Bir düğün için deniz
kenarındaki kasabasına inen Mahmut denizi çok özlediğini fark eder. Gün
geçtikçe Mahmut bir toprak adamı olamayacağını anlar. Nihayet bir gün,
ailesini, zenginliklerini feda ederek denizi tercih eder.
"Kitap okuru ölene kadar binlerce farklı hayat yaşar. Hiç kitap okumayan biri ise sadece tek bir hayat yaşar."
23 Ağustos 2018 Perşembe
20 Ağustos 2018 Pazartesi
HACI MURAT_Tolstoy
✮✮✮
1850’li
yıllarda Kafkasya diye bilinen bölgede Ruslarla Kafkas halkaları arasında savaşlar
yaşanmaktadır. Hacı Murat, Han ailesinin çocuklarıyla birlikte büyümüştür. Şeyh
Şamil ve Hamzat, Han ailesine gelerek cihada katılmalarını isterler. Han ailesi
isteksizdir, Ruslarla aralarının bozulmasını istemezler. Hanların oğulları Hamzat
tarafından öldürüldüğünde tüm Avar bölgesi Hamzat’ın kontrolüne geçer. Han ailesinin intikamını almak isteyen Hacı Murat
ve kardeşi Hamzat’a suikast düzenlemek isterler fakat başaramazlar. Hacı Murat bir süre Ruslara
bağlı olarak kendi bölgesini yönetir. Bu arada yönetime Şeyh Şamil geçmiştir. Şamil, Ruslarla
arası bozulan Hacı Murat’a barış teklifi yapar. O günden sonra Hacı Murat’ın
hayatı Ruslarla savaşmakla geçer. Fakat Şeyh Şamil’le dost olamazlar. Şeyh
Şamil’in kendisinden kurtulmak istediğini düşünen Hacı Murat, Ruslara sığınır.
Şeyh Şamil’in elindeki ailesinin güvenliğinin sağlanması durumunda Rusların
yanında mücadele edecek ve Şeyh Şamil’den kurtulmalarını sağlayacaktır.
“Aklına dağlıların meşhur bir hikayesi geldi.
Bu, insan eline düşmüş bir şahinin hikayesiydi. Günün birinde avcıların eline
düşen şahin, bir yolunu bulup kurtulmuş, dağlara, kardeşlerinin yanına dönmüş.
Kaçmış ama kardeşleri onu aralarına almamışlar. Çünkü ayaklarında zil varmış. Sonra
da yanlarından gitmek istemeyen kardeşlerini gagalayarak öldürmüşler. ‘Beni de
öyle gagalayacaklar’ diye düşündü. ‘Dönmesem, burada kalsam da Kafkasya’yı Rus
Çarına teslim mi etsem? Böylece şan, şeref, bol paraya kavuşur rahat yaşarım.’ Diye
düşünmeye devam etti. Fakat bunu yapması mümkün müydü?”
Hacı Murat dört arkadaşıyla
birlikte Rusların elinden kaçar. Şeyh Şamil’le kendi imkanlarıyla mücadele
edecektir. Fakat yaklaşık iki yüz kişilik Rus ve onlara yardım eden Kafkas
milisleri tarafından sıkıştırılırlar. Çatışmalardan Hacı Murat ve arkadaşlarından
hiçbirisi sağ çıkamaz.
17 Ağustos 2018 Cuma
ÜÇ İSTANBUL_Mithat Cemal Kuntay
✮✮✮✮
93 Harbi’nde babasının şehit düşmesi üzerine, küçük yaştayken annesiyle
birlikte İstanbul’a gelen Adnan, Aksaray’daki evinde fakirlik içinde yaşar.İstibdat Devri’nde, çevresinde dalkavukları
toplayan, bütün ömrü dedikodu ile geçen bir hafiye olan Hidayet’le dosttur. Hidayet’in evinde iki yüzlü
ve ahlaki yönleri zayıf bir çok kişiyle tanışır. Hidayet’in tavsiyesiyle Maliye Nazırı’nın kızı
Süheyla’ya edebiyat, Erkân-ı Harp Müşiri’nin kızı Belkıs’a tarih dersi vermeye
başlar. Süheylâ, Adnan’a; Adnan da evli Belkıs’a aşık olur. Genç adam bu arada
gizli İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne girer. Cemiyet’e ait mektubu yakalanınca
sürgüne gönderilir. Meşrutiyet ilan edildiğinde sürgünden dönen Adnan, İttihat
ve Terakki’ni adamı olmanın karşılığını görür. Avukatlık yapar çok para kazanır, kendi parasının hesabını bilmeyecek
kadar çok zengindir. İstibdat Devri’nde Hidayet’in konağında toplananlar,
Meşrutiyet Devri’nde Adnan’ın konağında toplanırlar. Kocasından ayrılan Belkıs’la
evlenir. Fakat Belkıs’ın gözünde hep eski elbise ve ayakkabılarıyla konağa
tarih dersi vermeye gelen Adnan olarak kalacaktır. Belkıs’a ne kadar aşık olsa
da başka bir çok kadınla da gönül ilişkileri olur. Bu kadınların çoğunu
felakete sürükleyen ilişkiler. Milli Mücadele Dönemi’nde ise İttihat ve Terakki’li
Adnan bir kaçaktır. Zenginliğinden geriye hiçbir şey kalmaz. Karısı Belkıs bile…
Bir otel odasında fukaralık içinde yaşamaya başlayan Adnan, Süheyla ile
karşılaşır, evlenirler. Adnan bir avukatlık bürosu açar; ama hiç iş
gelmemektedir. Evi karısının geçindirmesi zoruna gitmektedir. Süheyla da
hamiledir. Uzun zamandan beri öksüren Adnan halsiz kalır, yataklara düşer. Teyzesi
ve annesi veremden ölmüş olsalar da Adnan verem olmayı kendine konduramaz. Yaşlılık,
yorgunluk, sigara gibi bahanelere sığınır. Bir süre sonra Adnan ölür. Süheyla
üzülür, ağlar. Adnan’ın eşyalarını toplarken, Adnan'a yazdığı mektubun zarfı içinde
Belkıs’ın resmini bulur. Adnan’ın hep Belkıs’ı sevdiğini anlar, gözlerindeki
yaşı siler, zarfı ve resmi Adnan’ın yakılacak eşyaları arasına gönderir.
3 Ağustos 2018 Cuma
YILDIZ KARAYEL_Rıfat Ilgaz
✮✮✮✮
Yukarı Akpelit
köyünde yaşayan Şaduman Dağlı, yaklaşık üç dönüm olan toprağını işleyerek
geçimini sağlamaktadır. Oğlu Harun görünüşte ceviz, kestane taşıyan fakat asıl
vurgunu kaçakçılıkla sağlayan Hurşit Ağa’ya ait bir motorda çalışıyor.
Bucakları olan Çamalan’da işini kaçakçılıkla yürüten Hafız Esat ile Hurşit Ağa’nın
arası iyi değildir. Her alanda yarış halinde olsalar da oğulları Selim ile Akif
birbirlerine karşı anlayışlıdır. Bir gün yukarı köye mühendisler gelir. İnebolu
ve Cide’yi bağlayacak yol Yukarı Akpelit’ten geçecektir. Şaduman’ın arazisi yol
için istimlak edilecektir. Şaduman mühendislerle görüşür. Yolun yukarıdan
geçmesi 35 km fazladan yol yapılması demektir. Bunun farkında olan mühendis
yolun Aşağı Akpelit’ten geçmesinin daha uygun olacağı yönünde rapor hazırlar
fakat tarım arazilerini kaybetmek istemeyen Hurşit Ağa, siyasi bağlantıları
sayesinde yolun yukarıdan geçmesi için bastırmaktadır. Hafız Esat ise Yukarı
Akpelit köylülerini destekler. Şaduman Dağlı’nın Yukarı Akpelit köyünde saygı duyulur,
sözü dinlenir bir kişi olması Hurşit Ağa’yla Hafız Esat’ı tekrar karşı karşıya
getirir. Her ikisi de oğulları için Şaduman’ın kızı Nazife’yi düşünürler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)