İşini kaybeden ve uzun uğraşlarına rağmen hala iş bulamayan
Rasim, bir gün eski arkadaşı Hamdi’yle karşılaşır. İşsiz olduğunu öğrenen
arkadaşı ona yönetici olduğu yerde bir iş ayarlar. Getir-götür işleri yapacak,
çevirmen Raif Efendi denen orta yaşlı, sessiz, sakin bir adamla aynı odada
çalışacaktır. Rasim bir süre Raif Efendiyle iletişim kurmaya çalışır fakat
karşılık bulamayınca aynı odada birbirlerinden habersizmişçesine kendi
işleriyle ilgilenir. Bir gün Raif Efendinin Hamdi’yi çizdiği bir karikatürle
karşılaşır. Hamdi’nin karakterini öyle iyi yansıtmıştır ki Rasim, bu sessiz
adamın içinde apayrı bir dünya olduğunu düşünür. Onunla daha çok ilgilenir,
arkadaşı olmaya çalışır. Raif Efendi'nin hastalanıp işe gelmediği günlerden
birinde, yapılacak bir çevirinin götürülmesi için Rasim, Raif Efendi'nin evinin
yolunu tutar. İçeri adımını atar atmaz, Raif
Efendi'nin içine kapanıklığının sebebini anlamıştır. Bu zavallı adam üç
kuruşluk maaşıyla oldukça kalabalık bir evin geçimini sağlamasına rağmen
sürekli ezilmekte ve saygı görmemektedir. Çok hasta olan Raif Efendi, Rasim'den
iş yerindeki çekmecesinden eşyalarını getirmesini rica eder. Rasim'in
çekmecedeki eşyaların içinde Raif Efendi’nin bir defterini bulur. Eşyaları eve getirdiğinde
Raif Efendi Rasim’den defteri yakmasını ister. Raif Efendi’yi tanımak ve
anlamak isteyen Rasim defterin bir gece kendisinde kalmasını rica eder. Bundan
sonraki bölüm genç yaşında Berlin’e okumaya gönderilen Raif’in bir sergi
salonunda görür görmez etkisinde kaldığı Kürk Mantolu Madonna tablosundaki
kadın ile tanışmasını, aşk hikayesini ve hüsranını yazdığı defteridir. O gece
defteri okuyan Rasim ertesi gün defteri vermek için geldiğinde Raif Efendi'nin
cenazesi ile karşılaşır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder