İşlediği
cinayet üzerine idam cezası alan mahkum –ne adını biliyoruz ne de cinayet
işlemesinin sebebini- beş haftadan beri Bicetre hapishanesindedir. Bu süreyi
sürekli ölümü düşünerek geçirmiştir. Ölümün kendisi gelmeden düşüncesi onu öldürmeye
başlamıştır bile. Bu süreçte yaşadıklarını ve düşüncelerini yazmak ister. Kendisinden
sonra bunları okuyanlar belki idam cezası hakkında düşünürler ümidi içindedir. İdam
cezasının verildiği günden itibaren düşüncelerini, hislerini yazmaya başlar. Güzel,
güneşli bir ağustos gününde idam cezası almasına -oysa idam cezaları karanlık
ve hüzünlü bir salonda, yağmurlu ve soğuk bir kış gününde açıklanmaz mıydı-
hapishaneye getirilmesine, odasında kendisinden önce kalan idam mahkumlarının
duvarlarda bıraktıkları izlere, kürek cezası alan mahkumların gönderilmesine, vedalaşmak için getirilen üç yaşındaki kızına, idamdan önce rahiple
olan görüşmelerine değinir. Ve her bir çeyrek saati onun için bir yıla denk
olan son gününe…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder