31 Aralık 2019 Salı

SAYDAM TURP_Mo Yan

✮✮✮
Asıl adı Guan Moye olan yazar 1984’ten itibaren “sakın konuşma” anlamına gelen Mo Yan adını kullanmaya başlamış. Kitaba adını veren Saydam Turp öyküsüyle birlikte on iki öykü yer alıyor. Nobel ödüllü yazar öykülerinde kendi çocukluğundan ve çevresinden de yola çıkarak  komün hayatında çalışma ortamı, tek çocuk politikası yüzünden zorla kürtaj yaptırılması, özellikle kız bebeklerin öldürülmesi ya da terk edilmesi, doğaüstü inanışlar, yoksulluk ve çaresizlik gibi konuları temel alarak öykülerini oluşturmuş.
Kahramanlarından Kara Çocuk’u ve kendi yapıtlarını şöyle tanımlıyor: “İnsanüstü bir yetenekle acıya katlanabilen ve insanüstü bir duyarlılığa sahip olan o kara tenli çocuk, bütün yazdıklarımın ruhunu simgeliyor.”

28 Aralık 2019 Cumartesi

AÇLIK_Knut Hamsun

✮✮✮
“Kimse Kristiania şehrini acılarını çekmeden terk edemezdi.”
Üç haftadır kirasını bile veremediği bir odada yaşayan genç adam aç ve sefil bir hayat sürmektedir. Sonu gelmeyen iş arama girişimleri hep başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Nadiren de olsa yazıları gazetede yayınlandığında aldığı paralarla karnını doyurmaya çalışmaktadır. Aç kaldığı günler eşyalarını sattığı için sadece üzerindeki giysileri ve arkadaşından ödünç aldığı eski bir battaniyesi vardır. Bu durumdayken kendisinden sadaka isteyen bir yaşlıya para verebilmek için yeleğini satar. Yaşadığı yerden ayrılmak zorunda kalınca bir ahırın üzerindeki teneke kulübede uyumaya başlar. Açlığının dayanılmaz olduğu günlerde ağzına attığı talaşı emmeye çalışır. Köpeğine vereceğini söyleyerek kasaptan kemik alır ve onu yemeğe çalışır. Yolda bulduğu portakal kabuğunu kemirir. Battaniyesini, gözlüğünü, ceketinin düğmelerini satmaya çalışır ama bu değersiz şeyleri alacak kimseyi bulamaz. Gazeteye verdiği yazılar da kabul edilmez. Okuyucunun anlayacağı ve ilgisini çekecek daha basit şeyler yazması istenir. Açlık dayanılmaz boyutlara gelince parmağını ısırır ve kanını emer. Dayanacak gücü kalmamıştır. Rıhtıma gider ve İngiltere'ye gitmek üzere bir gemiye tayfa olarak yazılır.

23 Aralık 2019 Pazartesi

KİRAZ ÇİÇEKLERİ_Yasunari Kavabata

✮✮
Yirmi yaşındaki Çieko, Kyoto’da yaşayan kumaş toptancısı Taikiçiro ve  karısı Şige’nin evlatlık kızıdır. Gerçek ailesiyle ilgili hiçbir şey bilmemektedir. Festivallere gitmeyi, park ve bahçelerde yürüyüşlere çıkmayı çok sever. Bu gezilerden birinde uğradığı tapınakta kendine çok benzeyen bir kız görür.  

20 Aralık 2019 Cuma

GURBET HİKAYELERİ, YERALTINDA DÜNYA VAR_Refik Halid Karay


✮✮✮✮
GURBET HİKAYELERİ
Siyasal yazıları ve görüşleri nedeniyle gönderildiği Halep’te çoğunlukla derin memleket hasretini dile getirdiği, sosyal ve siyasi hayata dair gözlemlerini yansıttığı on yedi kısa öyküsü yer alır.
YERALTINDA DÜNYA VAR
Nebil Bey, Şam ve Lübnan arasındaki bir bölgede, büyük halasından miras kalan oldukça geniş arazilere sahip bir çiftlikte, işlerine yardım eden üç kişiyle birlikte yaşamaktadır. Yağmurlu bir gecede otomobilleri bozulduğu için yolda kalan yolcuların yardımına giden Nebil, onları geceyi geçirmeleri için çiftliğe getirir. Nihan adındaki kadın yolcuyla aralarında bir yakınlaşma olunca ertesi gün kadını göndermez. Bir süre çiftlikte zaman geçirirler. Nihan’ın itiraflarına göre kendisi 1.Dünya Savaşı sonrası bölgeden çekilmek zorunda kalan Almanların Nebil’in arazinde bir yere sakladıkları altınların peşindedir. Nihan, Nebil’e yakınlaşacak ve arazi içindeki kümbette saklı olan define arazisini ele geçirecektir. Nihan’ın verdiği bilgiler doğrultusunda haritayı bulurlar. Fakat Nihan o gece ortadan kaybolur. Her yerde onu arayan Nebil ise akıl hastanesine yatırılır. Çiftliğinde çalışanların söylediğine göre evet yağmurlu gecede o yolcular çiftliğe gelmiştir, fakat ertesi sabah daha Nebil uyanmadan kadın da dahil hepsi oradan ayrılmıştır. Nihan’la geçirdiği zamanlar tamamen hayal ürünüdür. Define diye bir şey de yoktur. Nebil bir yandan tüm bunları uydurduğunu ve delirdiğini düşünürken, diğer yandan da çevresindeki herkesin defineye daha rahat el koyabilmek için kendisini hastaneye yatıran kişilerce satın alındığını düşünür.

12 Aralık 2019 Perşembe

SİDDHARTHA_Hermann Hesse

✮✮✮
Yaşadığı Brahman toplumunda gücü, yakışlılığı, inceliği ve keskin zekasıyla göze çarpan genç Siddhartha ne yaparsa yapsın içindeki boşluğu dolduramaz. Arayış içindedir, yollara düşerek bir samana (gezgin dilenciler) grubuna katılır. Pek çok şey öğrenir ama Siddhartha’nın aradığı  bunlar değildir. Buda isimli bir bilgenin öğretilerini işitir ve onu görmek için yola düşer. Buda ile görüşse de hala tatmin olmamıştır. Siddhartha meditasyon ve diğer ruhani ibadetler ile hedefe varmayacağına kanaat getirir ve dünyanın zevklerine dalarak, bedenin arzularını fazlası ile yerine getirerek hayatın anlamını bulmaya karar verir. Kamala adında güzel bir kadınla tanışır. Onun ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bir tüccarın yanında çalışmaya başlar. Zengin bir adam olur ve yeni hayatının nimetlerinden de faydalanır. Kumar, içki, eğlenceden kendini alamaz. Bir gece gördüğü rüyanın etkisiyle Kamala ile birlikte tüm zenginliğini de terk eder. Bir nehir kıyısına gelen Siddhartha, burada kayıkçılık yapan Vasudeva ile tanışır. Vasudeva, şimdiye dek ne öğrendiyse nehirden öğrendiğini söyleyince  Siddhartha da onun yanında kalıp Vasudeva’nın dostu ve nehrin öğrencisi olmak ister.

10 Aralık 2019 Salı

BEYAZ KALE_Orhan Pamuk

✮✮✮✮
Gemiyle Napoli’ye giden bir Venedikli, Türkler tarafından esir alınıp İstanbul’a getirilir. Diğer kölelerin akıbetine uğramamak için bilim ve sanat okuduğunu; astronomi, matematik, fizikten anladığını bildirir. Tesadüfen hastalığını iyileştirdiği bir paşa tarafından satın alınır ve onun “Hoca” dediği bir kişiye hediye edilir. Hoca ile Venedikli köle birbirlerine fiziken çok benzemektedir. Hoca da, Venedikli gibi bilimle, özellikle astronomi ile ilgilenmektedir ve ondan bildiği ne varsa kendisine öğretmesini ister.  İmparatorluğun yıkıma doğru gittiğini düşünen ve etrafındaki herkesi bunu fark edemeyen aptallar sürüsü olarak gören Hoca,  yaptığı çalışmalarla genç padişahı etkilemeye çalışır.  Hoca ve köle  kusursuz bir namaz saati tasarlamaya çalışırlar. İstanbul’da çıkan bir veba salgınıyla ilgili çalışmalar yaparlar. Sarayın müneccimbaşısı olan Hoca uzun süredir hayalini kurduğu durdurulamaz bir silah yapımı için padişahtan onay alır. Yapımı uzun yıllar alan, büyük bir servete mal olan, oldukça ağır ve hantal olan silah savaşta hiçbir işe yaramaz. Lehistan’da Beyaz Kale önünde başarısızlığa uğrayan padişah çok sinirlidir. Kellesinin alınacağından korkan Hoca, yirmi yılın sonunda her anlamda birbirlerine benzedikleri Venedikli kölenin yerine geçerek kaçar ve Venedik’e giderek onun hayatını yaşamaya başlar.

8 Aralık 2019 Pazar

YABANCI_Albert Camus

✮✮✮
Cezayir’de yaşayan Mersault, devlet dairelerinin birinde küçük bir memurdur. Huzur evinde yaşayan annesinin ölüm haberini aldığında işinden izin alarak cenazeye katılır. Cenazeden sonra Mersault, hafta sonunu kız arkadaşı Maria ile geçirir. Yaşadığı binada komşusu olan Raymond, onu ve Maria’yı bir arkadaşının sahildeki küçük evine davet eder.  Daha önce Raymond’un problem yaşadığı Araplar onları takip etmiştir. Sahilde karşılaştıklarında aralarında arbede çıkar. Raymond bıçakla kolundan yaralanır. O gün öğleden sonra yeniden Araplarla karşılaşırlar. Raymond yanına aldığı tabancayla onları indirmek düşüncesindedir fakat Mersault, bu teklife karşı gelerek Raymond’a tabancasını kendisine vermesini söyler. Tabancayı gören Araplar da zaten uzaklaşmıştır. Birlikte eve dönerler. Havanın çok sıcak olmasından bunalan Mersault sahile geri döner. Kayalıkların arkasındaki serin kaynağa gitmektir niyeti. Orada Araplardan birini görür. Geri dönüp dönmemekte kararsızdır. Bütün düşündüğü sıcaktan kurtulmaktır. Onun yaklaştığını gören Arap bıçağını çeker, bıçaktan yansıyan güneş ışınları Mersault’un gözlerini kamaştırır, birdenbire kendisini kaybederek tabancasını çeker ve beş el ateş eder.
Mersault tutuklanır ve yargılanmasına başlanır. Annesinin cenazesinde  ağlamayışı ve üzgün görünmeyişi, o hafta sonunu kız arkadaşıyla eğlenerek geçirmesi, pişmanlık gösterecek bir fiilde bulunduğuna inanmaması, bir el ateş ettikten sonra kısa bir süre bekleyerek dört el daha ateş etmesi jüri üyeleri tarafından onun ahlaki çöküşünün kanıtı olarak değerlendirilir ve kendisine giyotinle idam cezası verilir. Mersault’a göre ise sonunda herkes öleceğinden, bütün insanların hayatı anlamsızdır. Herkes aynı derecede suçlu ya da suçsuzdur. Nasıl bir hayat sürdüğünün veya kimi öldürdüğünün ne farkı vardır?

6 Aralık 2019 Cuma

TÜFEK, MİKROP VE ÇELİK_Jared Diamond

✮✮✮✮
“İnsanlar neden farklı kıtalarda farklı hızda gelişti? Neden şu anda Avrupalı ve Asyalı halklar zenginlik ve güç sahibi de başkaları değil? Örneğin neden Amerika, Afrika ve Avustralya yerlileri gidip Avrupalıları ve Asyalıları öldüremedi, egemenlikleri altına almadı, onların köklerini kazıyamadı?”
Bu sorulara yanıt arayan araştırmacı-yazar insan ırkının Afrika’dan tüm dünyaya yayılan serüvenine genel bir ışık tutuyor. Bitki ve hayvan türlerinin evcilleştirilmesiyle avcı ve toplayıcı grupların yerleşik hayata geçmelerinin nasıl bir tetikleyici güce dönüştüğünü gözler önüne seriyor.