26 Şubat 2020 Çarşamba

MATMAZEL NORALİYA'NIN KOLTUĞU


✮✮✮
Tıp fakültesinden ayrılan Ferit oldukça ucuz bir pansiyonda kalmaktadır. Hem bedenen hem de ruhen zayıf yaratılışlıdır. Yakın bir zamana kadar siyah bir köpeğin sürekli kendisini takip ettiği sanrısıyla yaşamıştır. Gördüğü ve duyduğu şeylerden kimi zaman emin olamaz. Annesi ve iki kız kardeşi veremden ölmüş, Avrupa’ya giden babasından ise uzun zamandır hiçbir haber almamıştır. Teyzesi ile yaşayan küçük kardeşi Nilüfer de veremden muzdariptir. Yaşadığı pansiyonda çok çeşitli kişiler kalmaktadır. Ferit’in hemen yanındaki odada kalan ailenin kızı geceleri ortalıkta çırılçıplak dolaşmakta, kimi zaman gaipten haber verdiği söylenmektedir. Diğer yanındaki odada romatizmaları yüzünden odasından çıkamayan Tosun Bey oturmakta, bir lisede felsefe öğretmeni olan Aziz Bey de pansiyondadır. Ferit’in dışarıdaki hayatı ise biri milliyetçi, diğeri komünist olan iki arkadaşıyla hoşlandığı Selma isimli bir kızdan ibarettir.

16 Şubat 2020 Pazar

BİR KADININ HAYATINDAN 24 SAAT_Stefan Zweig

✮✮✮
19.yy’da tatil bölgesindeki bir pansiyonda farklı milletlere mensup zenginler yaşamaktadır. Pansiyona genç, yakışıklı, kibar bir genç yerleşir. Herkesin ilgisini çeker. Bir süre sonra bu genç ve Lyonlu şişman bir iş adamının iki çocuklu karısı olan otuz üç yaşındaki  Henriette ortadan kaybolurlar. Bu olay pansiyondaki herkesi şaşkına çevirir. Henriette, fahişe ruhlu bir kadın olmakla itham edilirken anlatıcımız onu savunur. Tartışma büyünce herkesin saygı duyduğu Mrs.C. anlatıcıya destek verir. Aynı fikirde buluşmaları onları yaklaştırır. Mrs C’nin de gençliğinde böyle bir olay başından geçmiştir. Artık geçmişte kalan fakat etkilerini şimdi bile yaşadığı bir olaydan kurtulabilmek maksadıyla yaşamının yirmi dört saatini anlatıcıyla paylaşır.  

BİLİNMEYEN BİR KADININ MEKTUBU_Stefan Zweig

✮✮✮
Tanınmış bir yazar olan Bay R, doğum gününde, üzerinde yazanın adı olmayan nereden gönderildiği belirsiz bir mektup alır. Mektup şu cümle ile başlar: “Sana, beni asla tanımamış olan sana… Bu mektup sana ulaştığında ben hayatta olmayacağım.“ Mektup oğlunun ölümü ile çok sarsılan ve kendisinin de ölümün eşiğinde olduğunu bilen bir kadın tarafından yazılmıştır. Kadın henüz on üç yaşlarında bir kızken genç yazar onların karşısındaki daireye taşınmıştır. Yazarı gizliden gizliye takip ettiğini, bir kez uşağına yardım etme bahanesiyle yazarın evine girdiğini, zaman zaman evine gelen kız arkadaşlarına karşı düşmanca hisler beslediğini anlatır mektubunda. Annesinin evliliği nedeniyle iki yıl şehirden uzaklaşsa da geri döner. Neredeyse her gün çalıştığı mağazadan çıkar çıkmaz yazarın evinin önüne gelip hep onu bekler. Birkaç gün sonra yazar o genç kızı fark eder fakat onu hatırlamamıştır. Birkaç görüşmeden sonra kız geceyi yazarın evinde geçirir. Genç kız hamile kalır ama kabul görmeyeceğini düşünerek yazarı haberdar etmez. Kimsesizler evine yerleşerek doğumu orada yapar. Yoksul ve beş parasızdır. Çocuğuna iyi bakabilmek için zengin adamlar ile birlikte olmaya başlar. Birçok evlenme teklifi aldığı halde hiçbirini kabul etmez çünkü yazar ona geldiğinde tamamen serbest olmak istemektedir. Zengin erkeklerle birlikte olduğundan bakımlı ve arzulanır bir kadın da olmuştur. Bir dans kulübünde karşılaştıklarında kadından gözlerini alamayan yazar onu evine davet eder. Gecenin sonunda yazar yine kadını hatırlamamıştır. Çok üzülmesine rağmen kadın hiçbir şey söylemez. Yazar bir seyahate çıkacağını ve dönüşte onu arayacağını söyleyerek kadınla vedalaşır. Kadın umutla beklemiş ama yazar onu hiç aramamıştır.

6 Şubat 2020 Perşembe

ATEŞTEN GÖMLEK_Halide Edip Adıvar

✮✮✮✮
Roman, iki bacağını kaybeden ve kafasındaki kurşunun çıkarılmasını bekleyen Peyami’nin ameliyat öncesi yazdığı hatıra defteridir. Zengin bir ailenin oğlu olan Peyami hariciyede memurdur. Akrabası olan Cemal ise I. Dünya Savaşı’nda yaralanmış bir subaydır. On iki yıl önce annesi Peyami’yi Cemal’in kız kardeşi Ayşe ile evlendirmek istemiştir fakat Peyami evliliğe sıcak bakmamıştır. Cemal, Peyami’yi asker olan arkadaşı İhsan’la tanıştırır. Bu üç arkadaş sık sık toplanarak memleketin içinde bulunduğu kötü durumu konuşurlar. Yunan işgalinde eşini ve oğlunu kaybeden Ayşe’de İstanbul’a gelerek bu ekibe katılır. Sultanahmet Meydanı’nda yapılan büyük bir mitinge katılırlar. Hepsi kurtuluş mücadelesi için Anadolu’ya geçer. İhsan ve Cemal orduda görev alırken Peyami de tercüman olarak Milli Müdafaa’da görevlendirilir. Ayşe ise hemşire olup Eskişehir’e gider. İzmir’in kurtuluşu yolunda yapılan mücadelelerde Cemal, İhsan ve Ayşe hayatını kaybeder. Peyami ise anılarını yazarken onlardan geride kalmanın acısını yaşamaktadır hastanede. Kafasındaki kurşun çıkarılırken o da hayatını kaybeder. Doktorlar; Peyami’nin anılarının, beynindeki kurşunun etkisiyle yazıldığını düşünürler. Çünkü ordu kayıtlarında ne İhsan adında bir alay komutanı ne de Ayşe adında bir hemşire vardır.

4 Şubat 2020 Salı

CANİSTAN_Yusuf Atılgan

✮✮✮
Roman Duruşma, Yargıç ve Tanık olmak üzere üç bölümden oluşuyor.
Duruşma bölümünde; 1921 yılının haziranında Tokuç Ali’nin bağ evi bir çetenin baskınına uğrar. Çete reisi onun çocukluk arkadaşı Selim’dir. Ailesi öldüğünde yanlarına aldıkları, kardeş gibi büyüdükleri Selim. Birlikte büyüdüğü arkadaşının bir davranışına alınan ve birdenbire köyden ayrılan Selim, Yunan ordusuna karşı mücadele etmek için altın toplamak bahanesiyle arkadaşından öç almaya kararlıdır. Onlara verecek bir şeyi olmadığını söylemesine rağmen Ali’ye bir süre işkence yaptıktan sonra oradan ayrılırlar. 
Yargıç bölümünde; gençlik yıllarında yaşanan ve önemsiz gibi gözüken bir olayı gururuna yediremeyen Selim, köyden ayrılır. Bir bağda iş bulur. Bağın genç ve dul olan sahibi Esma ile evlenir. Bu yıllarda maddi olarak iyi durumdadır. Mutlu bir evliliği vardır. Fakat doğum sonrası hem karısını hem de bebeği kaybedince kendini içkiye verir. Askere çağrılır, ancak askerden kaçarak savaş yıllarını gizlenerek geçirir. Fakat Yunan istilasında ise savaşmaktan çekinmez. Halit Paşa’nın komutasında bir çeteye katılır. Tokuç Ali’den öcünü aldıktan sonra tek başına bir Yunan karakolu basan Selim, buradaki çatışmada hayatını kaybeder.Tanık bölümünde; Selim’in arkadaşı Kadir çeteden ayrılır ve Tokuç Ali’nin bağ evine döner. Ali ağır yaralıdır. Köye inerek ona yardım getirmesine rağmen Ali ölür. 

1 Şubat 2020 Cumartesi

GÖLGESİZLER_Hasan Ali Toptaş

✮✮✮
İstanbul’da berbere giden yazar sırasını beklemektedir. Berber jilet almaya çırağını gönderir fakat çırak uzun süre gelmeyince merak eder ve o da çırağının peşinden gider. Bu arada uzak bir köyde berberlik yapan Cıngıl Nuri ortadan kaybolur. Ne kadar aransa ve resmi yerlere haber verilse de bulunamaz. Köye elinde bavuluyla yabancı bir adam gelir, berber olduğunu söyleyince kaybolan berberin dükkanına onu yerleştirirler. Kısa bir süre sonra da yine uzaklardan gelen bir çocuk onun yanına çırak olarak verilir. Bu arada köyün en güzel kızlarından biri olan Güvercin de kaybolur. Muhtar ve köyün bekçisi bir gencin onu kaçırdığını düşünerek genci sürekli baskı altında tutarlar, yediği dayaklardan sonra genç aklını yitirir ve dengesiz davranmaya başlar. Köyün eski berberi de çıka gelir. Köyü bekçiye emanet eden muhtar yardım istemek için şehre doğru yola çıkar. İstanbul’daki berber dükkanında ise yazar sanki dükkan kendisine emanet edilmiş gibi oradan ayrılamaz. Uzun bir süre sonra artık gitmeye karar verir, bazı işlerini hallettikten sonra merak edip dükkana geri dönmek ister ama ne kadar arasa da dükkanı bulamaz. Köyde ise geçen günlere rağmen muhtar hala dönmemiştir fakat Güvercin aklını yitiren genç tarafından dağda bulunup köye getirilmiştir. Güvercin’in hamile olduğu anlaşılınca herkes bu gençten şüphelenir. Bekçi onu köylülerden korumak için muhtarın odasına koymak ister. Kilitli odanın kapısını kırdığında çok uzun bir süre önce kendini asmış olan muhtarın cesediyle karşılaşır. Genç ise sürekli yanında gezdirdiği yılan tarafından boğulur. Bu arada İstanbul’daki yazarımız evindedir. Kapının çalınmasıyla elindeki gazeteyi sehpanın üzerine bırakır. Üstteki haber genç bir kızın ayı tarafından kaçırıldığıyla ilgilidir. Kapıda ise oğlu vardır. Yakındaki bakkalda jilet kalmadığı için uzağa gitmek zorunda kaldığını söyleyerek elindeki jilet kutusunu babasına uzatır.