✮✮✮✮
Yalak
köylüsü yıllardır pamukla uğraşır. O yıl yine Adil Efendi köylüye borç
vermiştir. Ancak Muhtar Sefer ve Koca Halil yüzünden köylü istediği hasadı
toplayamamış ve Adil Efendi’ye borçlanmıştır. Kimsede alacağını bırakmayan Adil
Efendi’nin korkusu tüm köyü sarmıştır. Azrail bekler gibi beklemeye koyulurlar.
Bir köy için borcunu ödeyememek; onursuzluğun en büyüğüdür, gelenekleri
yıkmaktır, tüm köylere, kasabalara rezil olmaktır. Koca Halil bu durumdan
sadece kendini suçlamıştır, kaçıp kendini yollara vurur ve köylü bir daha haber
alamaz. Herkes Adil’i beklemeye geçer ama bir türlü gelmez. Köylü öfkelenmeye
başlar. Muhtar, bu öfkeyi Taşbaşoğlu’nun üstüne yöneltmek ister ama
beceremez. Taşbaş bela okudukça sanki ne dese olacak diye irkilip, saygıları
artar, Taşbaşı nerde görseler kaçarlar. Günler geçtikçe Taşbaş hakkında
hikâyeler uydurulur. Ermişlik hikâyeleri çığ gibi yayılır. Hastalar evine akın
eder, şifa diler. Sefer Taşbaş’ı Jandarmaya şikayet eder. Jandarmalar
ve Taşbaş boran başlamasıyla sığınmak için bir mağaraya girerler. Hepsi
uyuduktan sonra Taşbaş kendini karlı yollara teslim eder. Bahar geldiğinde
köylüde yine Adil korkusu, un derdi, bulgur derdi vardır. Duyduklarına göre
Koca Halil ölmemiş, başka bir köye sığınmıştır. Hatta Adil Efendi’den köylüyü o
kurtarmıştır. Taşbaşoğlundansa o gün bugündür bir haber alınamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder