✮✮✮✮
I. Dünya
Savaşı’ndan sonra Anadolu topraklan, yabancı güçlerce işgal edilmiştir. Osmanlı
yönetimi, otoritesini ve gücünü kaybederek kontrolü elden kaçırmıştır. Böyle
bir ortamda Türk halkı, dinini, yurdunu kurtarmak için Kuvay-ı Milliye
hareketini başlatır.Mehmet Reşit Efendi, 1918’de istanbul’da Fatih medresesinde
öğrenciyken coşkulu vaazlarıyla tanınır ve 1919’da Akşehir’e gönderilir. Halk
arasında “İstanbullu Hoca” olarak tanınır. Bir süre sonra Emine ile evlenir. Bu
arada Yunanlılar Anadolu’ya girmiştir. “İstanbullu Hoca”, Kuvay-ı
Milli-yecilerin ve önderleri Haydar Bey’in karşısında yer alır; Kuvay-ı
Milliyecileri vatana ihanetle suçlar ve Padişah’ın desteklenmesini ister.Ankara’da
“İstanbullu Hoca” için “vur emri” çıkarılır. Hoca kaçar, Çakırsaraylı çetesine
sığınır. Burada “Küçük Ağa” olur. Kuvay-ı Milliyeciler çeteyi kıstırırlarsa da
Küçük Ağa kurtulur; Çerkez Ethem’in ortanca kardeşi Tevfik Bey’in çetesinde bir
müfrezenin başına geçer. Küçük Ağa, zaman zaman doğru yolda olup olmadığını
düşünür.I. Dünya Savaşı’nda Arabistan cephesinde çarpışmış ve tek kolunu
kaybetmiş olan Çolak Salih’e Hoca’yı yakalama görevi verirler. Çolak Salih,
Hoca’yı yakalamak üzere yola çıkar onu bulur, onunla konuşur. Zaman içinde Hoca
aslında, Kuvay-ı Milliye hareketinin haklılığını kavramıştır. Çolak Salih’in de
etkisiyle artık taraf değiştirir ve Kuvay-ı Milliyeci olur. Kurtuluş Savaşı’nın
kazanılmasında önemli roller üstlenir; bir çarpışmada sağ kolundan yaralanır.
Hilafet yanlısı olan Küçük Ağa, doğru düşünerek Kuvay-ı Milliye saflarına
geçmiş ve Milli Mücadele hareketine destek vermiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder