✮✮✮✮✮
Uçsuz
bucaksız bozkırların kuş uçmaz kervan geçmez köşelerinin birinde,
trenlerin geçtiği küçük bir aktarma istasyonunda görevli iki arkadaştır,
Yedigey ve Kazangap.
Kazangap,
sağlığında, Kırgız efsanelerinin birinde adı geçen Nayman Ana (mankurt olan
oğlunu kurtarmaya çalışan, umut ve korku dolu bir yürekle çalkalanan bir Kırgız
anasıdır. Onun mücadelesi, trajediyle bitse de, sonraki yüzyıllarda
yaşanacaklara âdeta geçmiş çağlardan, ötelerden bir uyarıdır) türbesinin yer
aldığı Ana Beyit bölgesine gömülmek istediğini söylemiştir ve roman onun ölüm
haberiyle başlar.Bir devenin sırtında Ana Beyit mezarlığına yol alan cenaze
konvoyunun en önünde giden Yedigey'in bilincinde oluşur ve gelişir. Sarı
Özek'teki istasyondan kutsal mezarlığa giden cenaze konvoyunun başını çeken
Yedigey, can dostu Kazangap'la yaşadıklarını, bu kısa yolculuk sırasında geri
dönüşlerle tekrar yaşar. Yedigey, koca ömrü, bir güne hatta saatlere sığdırır. Yedigey'in
Kazangap'ı gömmek istediği yer, Nayman Ana'nın mezarı artık uzay üssüdür.
Nöbetçiler, buranın askerî bölge olduğunu söyleyerek cenaze konvoyunun Ana
Beyit'e girmesine izin vermek istemezler. Konvoy çaresizlik içinde, kutsal
topraklardan uzaklaşır, başka bir yerde cenazeyi yaparak gömerler; ancak Kırgız
geleneklerini, tam olarak bilmeden ve uygulayamadan gömmek Yedigey’i çok
rahatsız eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder