Küçük bir Anadolu
kasabasında doğan Ali, büyük bir şehirde dört yıl okuduktan sonra İzmir’de bir
liseye öğretmen olarak atanır. Onun okul, köy ve öğretmenlik hayatından
kesitler sunan Beyefendi, Anadolu insanına yabancılaşan aydının romanıdır.
“Kopuk,
anasından başka düşünür, babasından başka giyinir. Onların giyimlerinden,
düşüncelerinden, davranışlarından,
konuşmalarından utanır. O artık Beyefendi´dir. Anadolu insanı onun yanında
rahat değildir. Dudaklarına kibar, nazik ve fakat sahte bir tebessüm sürer,
karşısında ceketini düzeltir, ağzının kenarına iliştirdiği sigarayı çıkarır,
hatta tokalaşmak için ellerini ceketine siler. Ama Anadolu insanının bu
davranışında gizli ve aşılmaz bir zırh vardır. Anadolu insanı O´na kendisini
kapatmıştır artık. Kopuk, zamanla kendine kapılarını kapatan toplumdan öcünü
almaya çalışır.
Masa başına geçerler, karşılarında el pençe divan duran kendi insanından
intikam alırlar...”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder