Ertuğrul
Gazi’nin el avuca sığmaz oğlu Osmancık, güçlü ve kuvvetlidir. Herkes tarafından
sabırsız ve öfkeli olarak bilinir ve bu nedenle de onun devlet yönetiminden çok
uzak olduğunu düşünürler. Kendisi de bunun farkında olduğundan bu tür işlerle
pek uğraşmaz. Osmancık, yoldaşları Konur Alp, Sungur, Gazi Rahman, Akça Koca
ile birlikte ava çıkmayı, komşu beyliklere eğlenceye gitmeyi daha çok sevmektedir.
Ede Balı ile tanışmasından sonra Osmancık değişir ve bambaşka bir yön tutmaya
başlar. Osmancık ufka dalıp dünyanın çok büyük olduğunu düşünürken yanına gelen
Ede Balı, ona “Dünya’yı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüz oğul! Hırsımız,
sabırsızlığımız, bencilliğimiz. Önce bu yüzden küçülüyor sonra da Dünya’yı çok
büyük görüyoruz, der ve ilave eder: Dünya bir ömür için, bir tek insan için
büyüktür. Bir soy için değil; bir soyun benimseyeceği, bir soya benimsetilecek
bir amaç, bir inanç, bir ülkü için değil!” Osmancık, Ede Balı’nın kızı Malhun Hatun’a âşık olur fakat Ede
Balı’nın kızını vermemesi Osmancık’ı bir değişim ve arayış içine sürükler.
Kendisinden ne beklenildiğinin arayışı içindedir. Osmancık, Ede Balı’nın
tekkesinde kaldığı bir gün rüyasında Ede Balı’nın göğsünden çıkan bir ayın
kendi göğsüne girdiğini, sonra bir çınar ağacı şeklinde dünyaya dal budak saldığını
görür. Dört yana rahmet ve nur yağdıran bir çınar ağacıdır. Rüyanın tabirine
göre, bu ay Malhun Hatun, bu çınar ağacı ise Osmancık’ın kuracağı devlettir. Osmancık
tüm bu olanlardan sonra kararını vermiştir. Kılıcını, yayını, topuzunu kendisi
için değil, soyu sopu için, soyunun amacı için kullanacaktır. Osmancık’taki
değişimi gören Ede Balı kızı ile evlenmesine izin verir. Osmancık, yaşlanmış
olan babası Ertuğrul Gazi’nin yerine beğ seçilir. Osman Beğ, ilk iş olarak
civardaki Türk boylarını birleştirir. Yeni topraklar alınır, kaleler düşürülür
yeni gelenler, bu topraklara yerleştirilir. Savaş, akın, ganimetin
paylaşılması, yerleşme biçimi, doğumlar, evlenmeler, dostluk ve düşmanlıklar
her şey bir düzene bağlanmıştır. Yöredeki herkes hayatından, malından emindir. İnegöl,
Yarhisar, Aydos, Bilecik, İznik kaleleri alınır. Sırada Bursa vardır. Fakat
Bursa çok iyi korunmaktadır. Kuşatma yapılır. Bu kuşatmayla oğlu Orhan ilgilenmektedir.
Bu sırada Orhan hem yönetimde hem gazada olgunlaşmış, başarılara ulaşmıştır.
Bundan sonra tek amaç Bursa’yı almaktır. Bu sırada Osman Beğ’in baba dostları,
yoldaşları birer birer vefat etmektedir. Osman Beğ ise ölüm döşeğinde oğlundan
gelecek zafer haberini beklemektedir. Sonunda nal seslerini duyar ve gülümser.
Bursa alınmıştır. Osman Beğ beklediği habere ulaşmıştır. O, huzur içinde
ölürken yeni bir dönem başlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder