Sara hastası
olan Prens Lev Nikolayeviç Mişkin, tedavi olduğu İsviçre'den döndüğünde elinde
hiçbir şey kalmamıştır. Uzaktan akrabası olan Lizaveta Prokovyevna ve General
eşini görmek üzere Yepançinlere gider. Burada generalin üç kızı, Aglaya,
Adelaida ve Aleksandra ile tanışır. Budalalık derecesinde iyi bir insan olan
Prens Mişkin, tam bir saflık ve masumiyet içinde yaşayıp gitmektedir. Hastalık
derecesinde dünya nimetlerinden ve hırslarından kopmuş halde yaşar. Elinden
insanları sevmekten başka hiçbir şey gelmemektedir. Müthiş bir zekâya sahip
olmasına rağmen, onun budalalık derecesine ulaşan saflığını insanlar
yadırgamakta, buna rağmen onun çevresindekiler onsuz da yapamamaktadırlar.
Prens, ilginç kişiliği ile aileyi ve Petersburg'da tanıştığı diğer
insanları oldukça etkilemiştir. Bir portresini gördüğü ve hakkında bir çok hikayeler
anlatılan Nastasya'ya aşık olur. Prens, Nastasya ile tanışır ve ona evlenme
teklif eder. Nastasya’nın bu teklifi kabul edeceği düşünülürken o reddeder,
Rogojin adındaki biriyle evlenmeye karar verir. Bu evlilikten sonra tekrar
Mişkin’e kaçan Nastasya daha fazla dayanamayarak yine ondan uzaklaşır. Prens
kendisine aşık olan Aglaya ile nişanlanır. Ancak bu nişandan vazgeçen Mişkin,
ona tekrar geri dönen Nastasya ile evlenmeye karar verir. Nastasya ile
evlenecekleri sırada Rogojin gelir ve Nastasya’yı alarak yeniden kaçarlar.
Mişkin bunu sakince karşılar ve bir şey diyemez. Rogojin’in Nastasya’yı
öldürdüğünü öğrenen Prens krize girer, İsviçre’deki kliniğine yeniden
gönderilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder