Annesi
ile kenar mahallelerin birinde virane bir evde yaşayan on beş yaşındaki genç, yedi
yaşından beri dizinde tam olarak teşhis
edilemeyen bir hastalıktan dolayı sıkıntılar çekmektedir. Hayatı hastane
kapılarında, doktor önlerinde geçmiştir. Son olarak yapılan tetkikler sonucunda
dizindeki rahatsızlığın “Kemik Veremi” olduğu anlaşılır. Bir bacağına ve hatta
hayatına mal olabilecek bir hastalıktır. Ameliyat olması gerektiğini öğrenir
fakat annesini üzmemek için ona anlatmaz. İyi bir bakıma ihtiyacı vardır ama yoksul
olduğu için doktorların söylediği gibi rahat yaşaması olanaksızdır. Bu yüzden
Erenköy’de oturan uzaktan akrabaları olan bir paşa, genci yanına, köşke alır.
Genç, küçüklüğünden beri arkadaş oldukları kendisinden dört yaş büyük olan
paşanın kızı Nüzhet’e aşık olur. Aşkı karşılıksız kalmaz. Ne var ki Nüzhet’i
Dr. Ragıp adında biri daha istemektedir. Dr. Ragıp otuz beş yaşındadır. Aile
Nüzhet’i doktora verme konusunda ikiye bölünmüştür. Paşanın karısı gençle
Nüzhet’in arasındaki yakınlaşmayı fark edince onun hastalığının bulaşıcı olduğunu söyler. Evine dönen gencin ağrıları
gün geçtikçe arttığından annesi onu fakülteye götürür. Doktor bacağın kesilmesi
gerektiğini söyler fakat genç buna razı olmaz. Üç aylık bir sürede hastanede tedavi
görecek, tedavi işe yaramazsa bacağı kesilecektir. Dokuzuncu Hariciye Koğuşuna
yatırılır. Burası ona hapishane gibi gelir. Zor geçen günlerin sonunda ameliyat
edilir. Doktor bacağın kurtulduğunu ancak yere basamayacağını söyler. Daha sonra
kendisine gelen karttan Paşanın hastalandığını, Nüzhet’ in Dr. Ragıp’ la
nikahlanacağını öğrenir. Acılar içinde geçen günlerin sonunda hastaneden
taburcu edilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder