29 Ocak 2018 Pazartesi

SONA KALAN_Tess Gerritsen

✮✮
Günümüzden on altı yıl önce CIA’den bir grup Roma’da terörist gruplara destek olarak büyük bir servet kazanan İkarus’u yakalamak için bir operasyon düzenler. Her ne kadar İkarus’u ele geçirmiş olsalar da planlanmayan bir şekilde onun karısının ve iki çocuğunun ölümüne sebep olurlar. Yıllar sonra İkarus’un kaçtığı öğrenilir. Günümüzde ise Jane Rizzoli, üstlendiği cinayet soruşturmasında, koruyucu ailesi öldürülmüş Teddy’nin, iki yıl önce, gerçek ailesinin de cinayete kurban gittiğini öğrenir.  Teddy için güvenilir olduğunu düşündüğü Evensong isimli okula yerleştirir. Dr. Maura Isles de neredeyse bir anne-oğul ilişkisine sahip olduğu Jullien’i ziyaret etmek için bu okuldadır. Bir süre sonra bu okulda Teddy ile aynı zamanlarda hem gerçek ailesini hem de koruyucu ailesini kaybeden iki çocuk daha olduğu ortaya çıkar. Claire ve Will. Bu üç çocuk için ortak bir nokta ararlarken Claire’in fotoğraf albümünde on altı yıl önce çekilmiş, Claire ve Teddy’nin babası ile Will’in annesinin birarada olduğu bir partide çekilmiş fotoğraf bulurlar . Üstelik üçü de aynı yıl Roma’da bulunmuşlardır. Jane çocukların gerçek ailelerini araştırırken okulda da ölümler yaşanır.
Finalde İkarus ile mi karşılaşacağız dersiniz?

26 Ocak 2018 Cuma

AZİZ NESİN_ÖYKÜLER

✮✮✮✮✮
GIDIGIDI
BAY DÜDÜK
DELİLER BOŞANDI
HOPTİRİNAM
Asıl adı Mehmet Nusret Nesin olan yazar,1915'te, İstanbul Heybeliada'da doğmuştur. 1935'de Kuleli Askeri Lisesi'ni, 1937'de Ankara'da Harp Okulunu bitirip asteğmen olur. 1939’da Askeri Fen Okulu’nu bitirir. Bu dönemde bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme Bölümü’ne devam eder. 1945’te “görev ve yetkisini kötüye kullanmak” suçuyla askerlikten uzaklaştırılır. Karagöz gazetesinde, Yedigün dergisinde, Tan gazetesinde yazarlık yapar. 1946 yılında, Sabahattin Ali ile birlikte Marko Paşa mizah gazetesini çıkaran Nesin, 1947'de Bursa'ya sürgün edilir. 1948'de "Azizname" adlı taşlama kitabından sonra 4 ay tutuklu olarak süren dava sonunda aklanır.1949'da İngiltere Prensesi Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi ve Mısır Kralı Faruk Ankara'daki elçilikleri aracılığıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığı'na resmen başvurarak, bir yazısında kendilerini aşağıladığı iddiasıyla aleyhine dava açarlar. 6 ay hapse mahkum edilir. 1955'de 6-7 Eylül faciası olarak tarihe geçen, İstanbul'daki azınlıkların ev ve dükkanlarının yıkımında suçlu olarak Sıkıyönetimce tutuklanır. Devam eden yıllarda birçok öyküsü yayınlanır. Ulusal ve uluslararası  gülmece yarışmalarında ödüller kazanır. 1973'te kimsesiz çocukları yetiştirmek için Nesin Vakfı'nı kurar. 1993'de Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılmak üzere Sivas'a gider ve 37 kişinin yaşamını yitirdiği Madımak Oteli yangınından kurtulur. Yazar, 5 Temmuz 1995'de hayatını kaybetmiştir.

22 Ocak 2018 Pazartesi

NANA_Emile Zola

✮✮
Herkes ilk temsili yapılacak olan “Sarışın Venüs” adlı oyunda Venüs rolünü oynayacak olan Nana’yı görmek için sabırsızlanmaktadır. Tüm seyircileri, tabii en çok da erkekleri, müthiş bir heyecan ve merak sarmıştır. Sonunda Venüs sahneye çıkar. Küçük kırmızı bir ağız, açık mavi gözler, tozpembe yanaklar, omuzlarının üzerinden dökülen uzun sarı saçlarla ve tamamen çıplak olarak. Sahneye uygun düşmeyen duruş ve hareketleriyle, ahenksiz ve falsolu bir sesle şarkı söylemeye başlar. Yine de seyirciler çılgınca alkışlarlar. Tüm yeteneksizliğine rağmen güzelliğiyle, salonu dolduran seyircileri büyülemeyi başarmıştır. Kısa sürede Nana’nın ünü tüm Paris’e yayılır. Bir bankere metres olur ona şehir dışından bir malikane aldırır, bir süre orada yaşasa da sıkılır ve geri döner. Ardından Nana’yı görene dek tüm yaşamını dindar bir biçimde geçirmiş olan son derece çekingen, evli barklı bir kontun metresi oluverir. Ancak hiçbir ilişkisinde sadık bir metres değildir. Sevgilileri eksik olmaz. Tiyatro oyuncusu Fontan’e aşık olarak, şöhreti ve lüksü bir kenara iter, namuslu bir hayat sürebileceğini düşünür. Kalpsizliği ve acımasızlığıyla çevresindeki erkekleri dize getiren Nana, Fontan’dan dayak yemeye başlar, aşağılanır, onun ihtiyaçlarını karşılamak için bedenini satar ve sonunda birlikte yaşadıkları evden de atılır. Sokaklara düşen Nana eski bir tanıdığı sayesinde yeniden Kont’un metresi olmayı başarır. Kont ona bir otel satın alır, dayar, döşer.Tüm ihtiyaçlarını karşılar. Nana’nın dönüşü muhteşem olur. Kısa sürede eskisinden de büyük bir üne kavuşur. Lükse düşkünlüğü ve savurganlığı sınır tanımaz. Para ve şehvet açgözlülüğünden dolayı Kont’a da sadık kalmaz. Bu şehvet ki yoldan geçen erkekleri ve fahişeleri bile odasına alacak kadar Nana’yı ele geçirmiştir. Nitekim ilişkide olduğu erkeklere birer birer felaket getirmeye başlar. Aşkından ölenler, hapsi boylayanlar, tüm servetini yiyip bitirenler. Yaşadığı hayattan sıkılan Nana, oteli ve tüm eşyalarını satarak ortadan kaybolur. Aylar boyunca onunla ilgili garip hikayeler duyulur. Kiminde beş parasız sokaklara düştüğü söylenirken kiminde zengin bir prensin metresi olduğundan bahsedilir. Döndüğünde ise çiçek hastalığına yakalanır ve ölür.
Çevresini kıran ve ölüm saçan eseri tamam olmuştu artık! Kenar mahallelerinin çöp yığınlarından uçan bir sinek, çürümüş topluma dejenere tohumunu aşılamış ve erkekleri, sadece üzerlerine konmakla zehirleyivermişti. Dişiliği, yere serilen kurbanlarının arasında, bir savaş meydanını aydınlatan sabah güneşi gibi yükselirken Nana, işlediği cinayetlerin farkında olmuyordu.”  

20 Ocak 2018 Cumartesi

ÇARPIK EVDEKİ CESETLER_Agatha Christie

✮✮✮
Charles Hayward Mısır’daki bir görevi sırasında tanıştığı İngiliz Sophia Leonidas ile evlenmeye karar verir. Görevi nedeniyle Doğu’ya gider. İngiltere’ye dönene kadar mektuplaşırlar. Döndüğünde Sophia’nın evlilik fikrine karşı isteksiz olduğunu sezer. Sophia’nın büyükbabası Aristide’in bir cinayete kurban gitmiş olma ihtimali vardır. Sophia bu olay çözümlenmeden evlenmek istemediğini açıklar. Babası Scotland Yard’da çalışan Charles hemen konunun ayrıntılarını ondan öğrenir. Aristide zehirlenmiştir. Fazlasıyla zengin olan adamla aynı evde yaşayan iki oğlu ve onların aileleri, Aristide’in 30’lu yaşlardaki karısı Brenda, oğulların teyzesi Edith de Haviland derken cinayet işleme imkanı olanların listesi bir hayli kalabalıktır. Cinayet için de başta para olmak üzere pek çok sebep vardır. Charles babasının tavsiyesiyle Sophia’nın yaşadığı, çarpık ev diye adlandırılan tuhaf görünümlü malikâneye yerleşir ve aileyi tanımaya çalışarak cinayeti kimin işlediğini bulmaya çalışır. Cinayeti işleyenin kimliği, ancak kendisi de ölünce ortaya çıkar.    

16 Ocak 2018 Salı

BAY PİPO_Soner Yalçın

✮✮✮✮
Onu övenler de yerenler de ’maceracı, atak, çifte tabanca taşıyan, attığını vuran, sıcak çatışmaya girmekten çekinmeyen’ bir kişiliği olduğunu anlatıyorlardı. Her zaman  kendi maceracı kişiliğine uygun bir istihbarat örgütünün başında olmayı arzulamıştı. Bu amacına ulaşmak için yükselmeye çalışırken teşkilatı yasal çizgide tutmaya çalışan yönetimlere ters düştü. Onun otuz yıllık meslek yaşamını incelerken, istihbarat örgütünün yasadışı uygulamalarının tarihiyle tıpatıp örtüştüğünü gördük. Bu tür uygulamalardan hangisinin derinlerine dalsak orada onun da ayak izlerine rastladık.” (önsöz'den)
Mehmet Eymür, yıllarca birlikte çalıştığı, pek çok önemli olaya birlikte imza attığı Hiram Abas'tan 'mümtaz şahsiyet' diye söz eder. Abas'ın Hiram adı hariç Masonlukla hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirten Eymür bu kitapla ilgili olarak şu görüşlerini paylaşmıştır: "Kitap yakın tarihimizden çizgileri ile hayli ilgi çekici. Bu devri yaşayanların belki de birçoğunun unuttuğu olaylar, sinema şeridi gibi gözler önüne geliyor. Uzun bir çalışmanın mahsulü olduğunu da kabul etmek lazım. Kitabın bu artılarından sonra eksilerine değinmek istiyorum. Bay Pipo, yakın tarihimizle bütünleştirilen Hiram Bey ile ilgili bir dolu yanlış, kasıtlı ve hayali bilgiyi ihtiva ediyor. Kitabın önsözünde, yazarlar her ne kadar şahsi görüşlerini yansıtmadıklarını, sonuca varamadıkları, kanıtlarından emin olamadıkları durumlarda ise olguları ve iddiaları sıralayarak, yargıyı okuyucuya veya başka araştırmacılara bıraktıklarını söylüyorlarsa da, kitabın Hiram Abas ile ilgili bölümleri, yazarların Hiram Bey'i küçük düşürücü tarif ve ifadeleri ile dolu. Bu kitabın bütünü için de sual işaretleri getiriyor. Hiram Bey Türkiye Cumhuriyeti'nin İstihbarat Teşkilatının Müsteşar Yardımcılığına kadar gelmiş, MİT tarihinde bir ekol olmuş, ender yetişen istihbarat görevlilerinden biriydi. Kitapta Hiram Bey'in hemen hemen bütün tanıdıklarının, birçok MİT yöneticisinin "mason" olduğu iddia edilmiş, olaylar, terfiler, tayinler bu mason ilişkisine dayandırılmış. Kitabın bu bölümlerini okurken adeta komplo teorileri ile meşhur Aydınlık gazetesini okuduğunuzu zannediyorsunuz."

11 Ocak 2018 Perşembe

GÖLGE KADIN_Linda Howard

✮✮✮
Sabah rutinine uygun olarak uyanan ve duş alan Lizette aynaya baktığında dehşete düşer. Aynadaki yüz kendisine ait değildir. Arkadaşını aramak ister fakat delice bir fikir onu durdurur. Kimseyi aramamalıdır çünkü “onlar” öğrenirler. “Onlar”ın kim olduğunu bilmez ama böyle bir düşünce onda şiddetli baş ağrısına ve mide kramplarına sebep olur. İşe gidemeyeceğini bildirmek için patronunu aradığında çalıştığı beş yıl boyunca ilk kez izin istediğini öğrenir. Oysa Lizette orada üç yıldır çalışıyordur. Çocukluk, gençlik, üniversite yıllarını hatırlar, son üç yılını hatırlar fakat işe ne zaman girdiğini, yaşadığı eve ne zaman taşındığını hatırlayamaz. Arada iki yıl kayıptır. Kendini dikkatle incelediğinde saç diplerinde ve kulak arkalarında oldukça belirsiz olan ameliyat izlerini görür. Bu iki yılda hafızasını silen ve yüz ameliyatı olmasını gerektiren ne olmuş olabilir ki? Tek bildiği normal davranmalı ve “onlar”ın dikkatini çekmemelidir.

8 Ocak 2018 Pazartesi

Bir Başka Açıdan KEMALİZM_Abdurrahman Dilipak

✮✮✮✮
Kitaptaki belgeler, Milli Eğitim Bakanlığı ve Genelkurmay'ın tavsiye ettiği kitaplardan, Cumhuriyet , Ulus gibi gazetelerde çıkan ve tekzip edilmeyen yayınlardan, herhangi bir kovuşturmaya tâbi tutulmayan kitaplardan derlenmiş ve tasnif edilmiştir. Hemen hemen yazarın hiçbir yorumu bulunmamaktadır. Yazar, kitapla ilgili yasal sorunlar yaşandığını fakat aleyhine sonuçlanmadığını, bütün yazıların yasal referanslara sahip olduğunu belirtmiştir. Yakın tarihimizle ilgili söylenmeyen gerçeklerin arayışı ve alışılagelmişin dışında farklı bir bakış açısı getirme iddiasındadır. Mustafa Kemal’in doğum yılı, ailesinin soyağacı, üvey ailesi ve okul yılları, askerliği, savaş yılları, cumhuriyet, hilafet, din ve laiklik, inkılaplar, özel hayatı ve başka birçok konuda farklı rivayetler, farklı değerlendirmeler sıralanarak karar vermek okuyucuya bırakılıyor.

4 Ocak 2018 Perşembe

SURİYE VE FİLİSTİN MEKTUPLARI_Yusuf Akçura

✮✮✮✮
Yusuf Akçura’nın (1876-1935) 1913 yılında yaptığı Beyrut, Yafa, Telaviv ve Kudüs ziyaretleri sırasında Orenburg'daki (Rusya) Vakit gazetesine gönderdiği mektuplar, Nisan ve Ekim ayları arasındaki çeşitli sayılarda neşredilmiştir. Yüzyıl sonra bile hâlâ gündemde olan Suriye ve Filistin'in, büyük savaş öncesi fotoğrafını çeken bu yazılar, bugün bu coğrafyada yaşananları daha iyi anlamamız için bize yol gösterir nitelikte.  Osmanlı’nın sadece adının var olduğu bölgede Fransa, Almanya, İngiltere, Rusya ve Amerika gibi ülkelerin Suriye ve Filistin’de okul, koloni, kilise gibi ayrıcalıkları kullanarak bölgeye yerleştiklerine, siyasi ve kültürel alanda egemen olduklarına şahit olacaksınız.
“Kudüs-i Şerif bu mu? Keşke yürümeye çıkmamış olsaydım. Ben dar, sessiz, ay ışığı ile aydınlanan sokaklar, sadece bir katlı toprak evler, ay ışığında çok mukaddes meseleler üzerine yavaşça konuşup oturan, nurani sakallı yaşlılar, çeşmelerden su taşıyan beyaz başörtülü, Hazret-i Meryem’e benzeyen kızlar görmek istiyordum. Lanet olsun sana ey garp temeddünü! Eski dünyanın bütün bu sade şehirlerini bozmuşsun, onun yerine kendinin alaca bulaca güzelliklerini de vermemişsin, sadece eski püskülerini dikmişsin.”

1 Ocak 2018 Pazartesi

DİRİLİŞ_Tess Gerritsen

✮✮✮✮
Usta bir avcı ve tahnitçi (hayvanların derisini doldurma işi) olan Leon Gott evinde ayaklarından tavana bağlı, karnı deşilmiş, iç organları çıkarılmış halde bulunur. Aynı gün Leon’un oğlu Elliot’ın altı yıl önceki kız arkadaşı evinde ölü bulunur. Davayla doktor Maura Isles ve dedektif Jane Rizzoli ilgilenir.  Altı sene önce Elliot , Sylvia ile Vivian adlı iki kız kardeşle tanışmış ve onların peşinden rehberleri Johnny Posthumus, iz sürücüleri Claerence, Sylvia ve Vivian, Bay ve Bayan Matsunaga, Richard Renwick ve Millie Jacobson adlarındaki sekiz kişiden oluşan bir grupla Afrika'ya safariye gitmiştir. Safaride iz sürücüleri Claerence ve Bay Matsunaga ölür. Vahşi hayvanların yaptığını düşünerek geri dönmek isterler fakat arabaları bozulunca bunun rehberleri tarafından kasıtlı yapıldığına inanırlar. Johnny'nin tüfeğini alarak onu kamptan uzaklaştırırlar. Gece kamplarında bir saldırı olur, silah seslerini duyan Millie, Johnny’nin kampı bastığını düşünerek oradan kaçmış, iki hafta boyunca saz kökleriyle beslenmiş, nehir kıyısı boyunca yürümüş ve hayatta kalmayı başarmıştır. Rizzoli ve İsles araştırmaları sonucunda birçok farklı zamanda, farklı yerlerde Leon'un cinayeti ile ufak benzerlikler gösteren çeşitli cinayet vakaları tespit ederler. Afrika’da geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan kendilerini leoparlarla özdeşleştiren bir tarikatın üyelerinin aynı tür cinayetler işlediklerini öğrenirler. Katil vahşi doğada yaşamayı bilen, Afrika’da bulunup bu tarikatla tanışmış biri olmalıdır.  Leon ile oğlunun öldürülmesi arasında bir bağlantı olduğuna inanarak o safariden sağ kalan tek kişi olan Millie Jacobson'dan yardım istemeye karar verirler. Millie Güney Afrika’da bir kasabada evlenmiş, Johnny’nin bir gün kendisini bulacağı korkusuyla dışarıya kapalı bir yaşam kurmuştur. Leon Gott cinayetinin failinin Johhny Posthumus olabileceği ihtimali üzerinde dururlar. Millie’yi Boston’a getirirler. Onun varlığının kimlik değiştirdiğinden emin oldukları Johnny’nin ortaya çıkmasını sağlayacağından emindirler. Fakat katilimiz Johnny değildir.