28 Ekim 2017 Cumartesi

ÇANKAYA_Falih Rıfkı Atay

✮✮✮✮
Ata­türk’ü çok yakından tanıyan biri olan Falih Rıfkı ATAY tarafından kaleme alınmış bu eser Türk siyasi hayatına ışık tutmuş, akıcı ve samimi bir dille yazılmıştır. Atatürk hakkındaki başka yerde bulama­yacağımız özel bilgilere ulaşabilirsiniz. Üç ana bölümde ele alınabilir. Birinci bölümde; (1881-1908) Atatürk’ün çocukluk ve gençliği, (1908-1914) Meşrutiyet, (1914-1918) 1. Dünya Savaşı anlatılır. İkinci bölümde ise Osman­lı Devletinin yok oluşu ve Türkiye Cumhuriyeti’nîn doğuşu anlatılır. Son Bölüm İse Atatürk’ün değişik konulardaki görüşleri ve karakteri üzerinedir.
Harf inkılabı ile ilgili bir bölüm:
Atatürk 1928 yılı haziranında Ankara’da bir ko­misyon kurulmasını Maarif Vekili, rahmetli Necati’den istedi. Dolmabahçe Sarayı’nda ziyaretine gittiğim Atatürk, “Hemen Ankara’ya git, komisyona katıl ve bu işi çabuk bitiriniz.” dedi. Komisyon alfabesini İstanbul’da Atatürk’e ben getirdim. Uzun uzun tetkik etti. Konuştuklarından birtakımı “q” harfin­de ısrar ediyordu. Hatta bir aralık Atatürk bu tavizde bulunmaya da karar verdi. Ertesi gün vazgeçirdîk. Bu arada bir “q” harfi tehlikesi atlattık. Biz Türkçe kelimelerde “k”nin ince ses­lilerle daima “ke”, kalın seslilerle “ka” okunduğunu düşüne­rek, “q”yu alfabeye almamıştık. Ben yeni yazı tasarısını getir­diğim günün akşamı Kâzım Paşa (Özalp) sofrada:
Ben adımı nasıl yazacağım. “Q” harfi lazım diye tuttur­du. Atatürk de:
– Bir harften ne çıkar, kabul edelim, dedi.

Böylece Arap kelimesini Türkçeleştirmekten alıkoymuş olacaktık. Sofrada ses çıkarmadım. Ertesi günü yanına gitti­ğimde meseleyi yeniden Ata’ya açtım. Atatürk el yazısı majüsküllerini (büyük harf) bilmezdi. Küçük harfleri büyütmekle yetinirdi. Kâğıdı aldı Kemal’in baş harfini “q”nun büyütülmü­şü ile, sonra da “k”nın büyütülmüşüyle yazdı. Birincisi hiç ho­şuna gitmedi. Bu yüzden “q” harfinden kurtulduk. Bereket Atatürk, “q”nun majüskülünü “Q” bilmiyordu. Çünkü “Q”, “k”nın büyütülmüşünden “K” daha gösterişli idi.”

26 Ekim 2017 Perşembe

BİR MUCİZEDİR YAŞAMAK_Maupassant

✮✮
Yazarın on dört öyküsünün yer aldığı eser. İhanete Uğrayan Bir Adam, Bir Mucizedir Yaşamak, Sevdi-Sevildi-Öldü, Ölümüne Aşk, Öksüz Çocuk, Onurlu Kadın, Ay Işığı, Can Dost, Avcı İki Kardeş, Bayan Kokot, Ben de Zenginim, Sevgilimin Kokusu, Gizemli Kadın, Sorun Yaratan Güzellik.
Kitabın arka kapağındaki öykü:
Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli her şeyden şikayet etmesinden bıkmıştır. Bir gün çırağını tuz almaya gönderir. Hayatındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyler. Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başlar. “Tadı nasıl?” diye soran yaşlı adama öfkeyle “acı” diye cevap verir. Usta gülerek çırağını kolundan tutar ve dışarı çıkarır. Sessizce az ilerideki gölün kıyısına götürür ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu gole atıp, gölden su içmesini söyler. Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken ayni soruyu sorar: “Tadı nasıl?”
“Ferahlatıcı” diye cevap verir genç çırak.
Tuzun tadını aldın mı?” diye sorar yaşlı adam, “Hayır” diye cevaplar çırağı. Bunun üzerine yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturur ve şöyle der: “Yaşamdaki acılar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Acının miktarı hep aynıdır. Ancak bu acının şiddeti, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Acın olduğunda yapman gereken tek şey acı veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir. Onun için sen de artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış.”

21 Ekim 2017 Cumartesi

TAŞ MECLİSİ_Grange

✮✮✮
Diane Thiberge genç bir kızken saldırıya uğramıştır. Çocuk sahibi olamayacaktır. Uzakdoğuya giderek oradan bir çocuk-Lucien- evlat edinir. Çocuğun ailesi ve kökeniyle ilgili hiçbir bilgisi yoktur. Oradan dönüşünden bir süre sonra trafik kazası geçirirler. Laura emniyet kemerini bağladığına emindir fakat Lucien arabadan fırlamıştır. Çocuk ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılır. Beyin ölümü beklenirken bir gece yarısı başka bir doktor gelir. Çocuğun yaşaması gerektiğini söyleyerek ona akupunktur uygular. Lucien’de iyileşme belirtileri görülürken ona yardım eden doktor ölü bulunur.  Doktorun ölümünden ve Lucien’le ilgili sözlerinden etkilenen Diane kendi araştırmasına başlar. Araştırmaları onu Moğolistan’ın en kuzey noktasında SSCB tarafından füzyon araştırmalarının yapıldığı Tsagaan-Nuur’a yönlendirir. Evlat edindiği çocuk bu bölgede yaşayan fakat neslinin tükendiğine inanılanTseven halkındandır. Araştırma merkezinde aynı zamanda psikologlar ve fizikçilerin birlikte çalıştığı telepati,kehanet,manyetizma..vb konularını araştıran bir merkez olduğunu öğrenir. Buradaki uzmanlar özel güçleri olan Tseven şamanlarını laboratuvarlarında çeşitli işkencelerle sorgulamış, yeteneklerinin sırlarını öğrenmeye çalışmışlardır. İşkence ve kıyım işe yaramayınca onları serbest bırakmışlar, sırlarını öğrenmek için öğrencileri olmuşlar, öğrendikten sonra da onları öldürmüşlerdir. Şaman geleneklerine göre çeşitli kabilelerin şamanları bir araya gelir ve birbiriyle mücadele ederler. Kazanan diğerinin de gücüne sahip olur. Her birinin yakınında o bölgeden evlat edinilmiş bir  çocuk vardır. Bu çocuklar onlar için diğer şamanlarla mücadele edecekleri tarihi bildirecek habercilerdir. Fakat bu yedi uzmandan dördü belirlenen tarihten önce öldürülmüştür. Diane’ın annesi tarafından. Diane tüm bunları araştırma için geldiği Tsagaan-Nuur’daki füzyon merkezinde, annesi ve diğer iki uzmanla karşılaşınca öğrenir. Diane, bu karşılaşmadan sağ çıkabilecek midir?

18 Ekim 2017 Çarşamba

YÜKSEKLİK KORKUSU Mr.Vertigo_Paul Auster

✮✮✮✮
Sokaklarda dilencilik yapan dokuz yaşındaki Walt, öksüzdür. Dayısı ile birlikte yaşamaktadır. Bir gün karşısına Yehudi Usta çıkar. Onu yaşadığı sefil hayattan kurtaracak, milyoner yapacak ve ona uçmayı öğretecektir. Üstelik dayısı hiçbir karşılık beklemeden onu vermeyi kabul etmiştir. Dayısı tarafından istenmiyor oluşu onu çok etkiler ve Yehudi Usta ile yola çıkar. Uzun bir tren yolculuğundan sonra Yehudi Usta’nın evine varırlar. Ev işleriyle ilgilenen kızılderili Sue Ana ve on beş yaşlarında karadan da kara Afrikalı çelimsiz çocuk Aesop’la tanışır. Gelecek kışa hazırlanmak üzere diğerleriyle birlikte o da tarlada çalışır. Ev halkının ılımlı ve dostça davranışlarına karşılık hırçınlık eder, sürekli sinirlidir. Yehudi Usta onu eğitmek için çok zor aşamalardan geçirir. Walt’ı insanlıktan çıkaran aşamalar. Üç kere evden kaçmaya teşebbüs etse de her defasında Yahudi Usta’ya yakalanır, eve geri döner. Aradan aylar geçmiş olmasına rağmen Walt, Yehudi Usta’nın söz verdiği gibi uçabilmeyi bırak, bir de ırgat gibi çalıştırılır. O buna çok bozulsa da evi çekip çeviren ve yemekleri gerçekten nefis olan Sue Ana’nın soğuk ama gerçek sevgisine; kibar, kültürlü ve çalışkan Aesop’un ise kardeşçe davranışlarına alışmıştır. Günlerce yatmak ve yaralarının iyileşmesini beklemek zorunda kalacağı bir aşama sonrası yorgunluktan halının üstünde düşüp bayıldığı bir gün vücudunu yerden havalanmış salınırken bulur. Sürekli çalışarak havadaki hareketini geliştirir. Sue ana ve Aesop maskeli ırkçılar tarafından öldürülür. Walt ve Yehudi Usta gösteriler yaparak kasaba kasaba dolaşırlar. Onun başarısından pay almak isteyen dayısı Walt’ı kaçırır. Yehudi Usta onun için fidye parası ayarlamaya çalışırken Walt kendi çabalarıyla kaçar.Bu onu daha da ünlü hale getirir. Büyük salonlarda gösteriler yapar. Ergenlikle birlikte ne zaman havalansa kendini kaybedecek ölçüde şiddetli baş ağrıları çekmeye başlar. Bu işten emekli olup batıya taşınmaya karar veririler. Yolda dayısı ve adamları tarafından saldırıya uğrarlar, kaza geçirirler, tüm paraları çalınır. Yehudi Usta ölür. Walt dolandırıcılık, hırsızlık, otlakçılıkla dolu sefalet içinde üç yılın ardından dayısını bulur ve onu öldürür. Yasadışı işlere girer ve oldukça başarılı olur. Açtığı gece kulübü şehrin en gözde mekanıdır. İstediği her şeye ulaşır. Bir beyzbol oyuncusunu öldürme girişiminde bulunması onun ihtişamını sıfırlar. Ya hapis cezası alacak ya da asker olacaktır. Dört yıl askerlik yapar. Döndüğünde elinde hiçbir şey yoktur. Tutunamadığı işler yapar, bulduğu paraları kumara yatırır. Unlu gıdalar üreten bir şirkette çalışmaya başlar. Orada, yirmi üç yıllık evliliklerinin ardından kansere yenik düşen karısı Molly ile tanışır. Çocukları olmamıştır. Yehudi Usta’nın kasabasına geri döner. Anılarını yazmaya başlar.

14 Ekim 2017 Cumartesi

KUMARBAZ_Dostoyevski

✮✮✮
Aleksi İvanoviç, Roulettenburg’da lüks bir otelde yaşamakta olan bir Rus generalinin yanında öğretmen olarak çalışmaktadır. İki haftalık bir ayrılıktan sonra, General’in yanına geri döner. Akşam yemeğinde hiç hoşlanmadığı Fransız De Grieux ile sıkı bir dostluğu olan Mr. Astley ile karşılaşır. General’in, Fransız’a yüklü bir miktar borcu vardır ve bu borcu, yaşlı ve hasta olan Rusya’daki zengin halasından kalacak mirasla ödemeyi düşünüyordur. Otelde kalan Matmazel Blanche ise kendisine aşık olan Generalle evlenmek için aynı mirası beklemektedir. Onunla evlenerek toplumda saygın bir konum elde edecektir. İvanoviç ise General’in üvey kızı Polina’ya aşıktır. General’in borçları için İvanoviç Polina’dan aldığı paralarla kumar oynar, Önce kazanır, sonra kaybeder. Polina ise ona karşı tutarsız davranışlar sergiler. Kimi zaman samimidir, kimi zaman da küçümser. Herkesin uzun süredir ölecek diye haber beklediği Rusya’daki Hala, General’in yanına gelir. Onun gayet sağlıklı olduğunu gören Matmazel Blanche mirastan ümidini keserek General’le evlenmekten vazgeçer. Büyükhala zengin, bir o kadar da huysuz bir kadındır. Hala, İvanoviç ile oradaki kumarhanelere gitmeye başlar.  İlk günlerde her şey yolundadır, fakat günler geçtikçe Hala kaybetmeye başlar. Paraları tükenir, tahvillerini çok ucuza kırdırmak zorunda kalır. Rusya’ya dönmeye karar verir. Giderken yanında Polina’yı da götürmek ister ama Polina kabul etmez. Bir gün İvanoviç odasına geldiğinde odasında Polina’yı bulur. Şaşkınlığını gizleyemez. Polina İvanoviç’e, yüklü bir miktar paraya ihtiyacı olduğunu söyler. De Grieux’e borcu vardır. İvanoviç elindeki bütün parayla rulet oynar ve şansının yardımıyla iki yüz bin ruble kazanır. Fakat otele döndüğünde Polina’yı perişan bir halde bulur. Polina onu, kendisini parayla satın almakla suçlar ve kriz geçirir. O günden sonra Polina , Mr. Astley’in yanında tedavi olmaya başlar. İvanoviç ise kendisinin yüklü miktarda para kazandığını duyan Matmazel Blanche ile Paris'te iki ay lüks bir hayat yaşar. Bu süre sonunda beş parasız eski sefil hayatına geri döner. Hapishaneye düşer, uşaklık yapar. Para bulur bulmaz yine kendini kumarhaneye atar. Günler böyle geçip giderken İvanoviç, Mr. Astley ile karşılaşır. Bu karşılaşmanın ardından İvanoviç, Polina’nın kendisini ne kadar çok sevdiğini öğrenir. Artık yeni bir hayata başlayacaktır.

12 Ekim 2017 Perşembe

BAYAN PEREGRINE'İN TUHAF ÇOCUKLARI_Ransom Riggs

✮✮✮
Büyükbabası Portman’ın ilginç fotoğrafları ve hikayeleri ile büyüyen Jacob on altı yaşında, büyükbabasını evinin arkasındaki ormanlık alanda kanlar içinde bulur. Karanlıkta uzaklaşan tuhaf bir yaratık görür. Büyükbabası son sözlerinde ondan kuşu bulmasını ister. Jacob onun ölümünden sonra kendisi için bıraktığı kitabı alır. İçinde büyükbabasına Bayan Peregrine' (gökdoğan-alaca doğan)den gelen bir mektup vardır. Bayan Peregrine, İkinci Dünya Savaşı öncesinde İngiltere’nin Cairnholm adasında bir yetimhane işletmiştir. Jacob’ın büyükbabası da bu yetimhanede bir süre kalmıştır. Jacob ve babası bu adaya giderler. Jacob yaşlı bir adamdan yetimhanenin savaş sırasında bombalandığını sadece bir kişinin kurtulduğunu öğrenir. Bu kişi Jacob'un büyükbabasıdır. Adanın iç kesimlerindeki yetimhanenin kalıntılarına gider. Orada bazı çocuklar görür. Daha önce büyükbabasının fotoğraflarında gördüğü çocuklar. Çocuklardan biri onu büyükbabasının ismiyle  çağırır. Onları bir tünel girişine kadar takip eder ve peşlerinden içeri girer. Tünelden çıktığında kendini bambaşka bir dünyada bulur. Bayan Peregrine ve çocuklar için zamanın 3 Eylül 1940’a sabitlendiği bir dünyada. Bayan Peregrine zamanı bükebilen ve kuş suretine bürünen bir ‘ymbryne’dir. Çocukların her birinin farklı bir yeteneği vardır. Sürekli aynı günü yaşarlar. Bu döngü dışında onları çok korkutan bir şey vardır. Aynı zamanda Jacob’un büyükbabasının ölümüne sebep olan bir şey. Jacob, geceleri babasının yanındadır. Gündüzleri ise adayı tanıma bahanesi ondan ayrılıp döngüye girer. Büyükbabasının yeteneğinin onları korkutan yaratıkları, gölge insanları görebilmek olduğunu öğrenir. Aynı yetenek kendisinde de vardır. Döngü dışında hayvanlar ve insanlar öldürülür. Bunlar sadece hazırlıktır. Gölgeler asıl tuhaf insanlarla beslenirler ve güçlenirler. Uzun zamandan beri Jacob’u izlemişler ve onun peşinden adaya gelmişlerdir. Jacob ve çocuklar bir gölge insanı öldürürler. Kaçırılan Bayan Peregrine’i kurtarırlar. Gölgeler başka ymbryneler de kaçırmıştır. Onları kullanarak daha fazla gölge oluşturacak büyük bir reaksiyon oluşturmaktır amaçları. Jacob ve diğer çocuklar yardım istemek için diğer döngüleri bulmak üzere yola çıkarlar.

8 Ekim 2017 Pazar

SİYAH KAN_Grange

✮✮✮✮

Malezya’nın küçük bir köyünde halk, ormandaki bir kulübenin içinde vücudundaki bir çok kesikten kan akmakta olan sandalyeye bağlanmış çıplak bir kızla, trans halindeki Jacques Reverdi’yi bulurlar. Kız ölmüştür. Reverdi’yi linç girişiminden polisler kurtarır. Jacques Reverdi uzun zaman önce birkaç kez dünya dalış rekoru kırmış uluslararası bir Fransız sporcudur. Reverdi kendine geldiğinde akıl hastanesindedir. Psikolojik sorunları öne sürüp deli gibi görünerek idamdan kurtulmak yerine aklı başında olduğunu iddia eder ve normal bir hapishaneye gönderilir. İnişli çıkışlı bir gazetecilik hayatı olan Marc Dupeyrat uzun süredir cinayet haberleri ile ilgilenmektedir. Lisede, en yakın dostunu bileklerini keserek intihar etmiş bir halde, gazeteci olduğunda ise kız arkadaşını otel odasında vahşice öldürülmüş olarak bulmuştur. Her iki olay sonrası komaya girmiş, ne ölümlerinden öncesini ne de onları bulmasını hatırlayamamıştır. Bu iki kanlı olaydan sonra bütün araştırmalarını katillerin öldürme güdüsünü anlamak üzere yapar. Reverdi olayı onun için ideal bir davadır.Marc, üniversite öğrencisi olarak Reverdi’ye hayran mektubu gönderir. Psikoloji okuduğunu, karanlık itkilerle ilgili kılavuzluğuna ihtiyacı olduğunu belirtir. Reverdi ondan bir fotoğrafını istediğinde katalog çekimleri yapılan Hatica’nın fotoğrafını gönderir. Fotoğrafı gören Reverdi ona kılavuzluk yapmayı kabul eder. Güneydoğu Asya’ya giden Marc, verilen ipuçları ile Reverdi’nin gerçeğine ulaşır. Reverdi kurbanlarını hiç hava almayan bir mekana hapsetmekte, yavaş yavaş odanın oksijeninin bitmesini, kendi karbondioksitleriyle boğulmalarını izlemekte, ölmelerinden önce de vücutlarında kesikler açarak onlardan akan ‘siyah kan’ları izleyerek transa girmektedir.(Kanda oksijen olmaması rengini koyulaştırır) Marc, bunları öğrendiğinde Reverdi’yle tüm iletişimini bitirir. Paris’e döner. İsimleri ve yerleri değiştirerek bir roman yazar. Reverdi’nin idam haberini beklerken onun nakil sırasında kaçtığını öğrenir. Reverdi’yi kandırmak için gönderdiği fotoğrafın sahibi manken artık Fransa çapında ünlü bir isimdir. Marc, Reverdi’nin peşinden geleceğini bilmektedir. Reverdi’nin kendisine ulaşmasını sağlayacak kişiler ile iletişime geçmeye çalışır. Fakat Reverdi Fransa’ya çoktan gelmiş ve çevresindekileri öldürmeye başlamıştır bile. Ne kadar kaçmaya çalışsa da kendini ve Hatica’yı çıplak, sandalyeye bağlanmış ve kesiklerle, hava almayan bir tankın içinde Reverdi’nin karşısında bulur. Fakat tankın içinde karbondioksit miktarı artınca alarm verilmiştir. Kurtulurlar. Reverdi yakalanamaz. Onun yine geleceği düşüncesiyle Marc ve Hatica Sicilya’ya giderler. Hatica orada Marc’ın, Reverdi için tuzak kurduğunu düşünürken; Marc, kaldıkları odanın tüm hava geçiren yerlerini kapatmakla meşguldür. Reverdi’den kurtuluş ona hafızasının kaybettiği bölümlerini geri kazandırmıştır. Lisedeki arkadaşının ve sevgilisinin katili kendisidir. Hatica odaya geldiğinde onu Reverdi’nin yöntemiyle öldürmek ister. Fakat hiç de iyi bir çırak değildir. Hamle yapıp yakalayamadığında Hatica sehpa ile balkona açılan camı kırar. Cam kırığıyla Marc’ı yaralar ve balkondan aşağı iter. Hatica, Reverdi’nin de ölmüş olduğunu öğrenir. Özgürdür ve hayattadır.



6 Ekim 2017 Cuma

PRİMROSE SOKAĞI'NDAKİ ADAM_James Renner

David Neff çok satan bir cinayet kitabının yazarıdır. Eşi Elizabeth küçük bir kızken ikiz kardeşi kaçırılır ve ondan bir daha haber alınamaz. Elizebeth hayatı boyunca bu olayın etkisinden kurtulamamıştır.Oğlunun doğumundan hemen sonra intihar eder. Bu olay David'i çok sarsar ve artık yazamamaktadır.Onu içinde bulunduğu buhrandan çıkarmak isteyen arkadaşı Primrose Sokağı'ndaki adamın ilginç ölümünden bahseder. Adam vurulmuştur fakat ölüm sebebi kurşun değil kesilen parmaklarından oluşan kan kaybıdır.Üstelik kesilen parmaklar öğütücüde parçalanmıştır. Konu ilerledikçe olay yerinde Elizabeth'in ve David'in parmak izleri bulunur.
David her zaman "Mutlaka basit bir açıklaması vardır." der.
Benim için oldukça ilginç başlayan bu kitap tam bir hayal kırıklığı ile son buldu. Polisiye diye başla, bilim-kurgu ile bitir. Kocaman yumurtalar ve dev kurbağalar (?) Basit açıklama dediğin bu mudur David?

4 Ekim 2017 Çarşamba

ACIMAK_Stefan Zweig

✮✮✮✮

Teğmen Holfmiller bir arkadaşının aracılığıyla  Kekesfalva Villasına davet edilir. Askerlik yaşamı onun insanlarla ilişkilerinin zayıf olmasına sebep olmuştur. Fakat davetteki nefis yemekler, içki, neşeli sohbet onun da açılmasını sağlar. Teğmen burada herkesle dans eder. Yalnız evin sahibinin kızıyla dans etmeyi unutmuştur. Onun yanına giderek dansa davet eder. Bu davet üzerine sinir krizi geçiren Edith’le böyle tanışır. Edith küçük yaşta geçirdiği bir hastalık sonucu yürüyememektedir. Uzun süredir devam eden ve sonuca ulaşamayan tedaviler onu oldukça  yıpratmıştır. Teğmen vicdan azabı nedeniyle af dilemek için Edith’i ziyaret eder. Oldukça iyi karşılanır. Teğmen sık sık onun ziyaretine gelmeye başlar. Onun gelişi dış dünyadan kopuk yaşayan Edith’in hayatında büyük bir değişim getirir. Teğmen, Edith’in doktoru Kondor’un anlattıklarıyla Kekesfalva’nın dolandıracağı kadına aşık olduğunu, onunla evlenerek konağa ve zenginliğe kavuştuğunu öğrenir. Kekesfalva daha sonra değişmiş, eşinin güvenine layık olmak için dürüst bir yaşam kurmuştur. Fakat halk arasında dedikodular oldukça yaygındır. Kanser olan karısının tedavisi için büyük bir servet harcasa da eşi ölmüştür. Şimdi de kızının iyileşmesi için her yolu denemektedir ve bir umut için her şeyini feda edebilecek güçtedir. Bir zaman sonra Teğmen, Edith’in aşk itirafıyla şaşkına döner. Ona sadece merhamet duymaktadır. Onun bir kadın olduğunun bile farkında değildir. Ne onun aşkını kabul edecek duyguları ne de onu reddedebilecek cesareti vardır. Kondor reddedilmenin Edith için bir felakete sebep olacağını, Teğmenin onun ölümünden sorumlu olacağını söyler. Kekesfalva’nın da kızıyla ilgili yalvarışları üzerine merhametine yenilen Teğmen, Edith’le nişanlanır. Fakat arkadaşları bunu duyduğunda -zenginliği için sakat bir kızla evleneceğini düşünecekleri için- alelacele nişanı inkar eder. Nişanın gerçek olduğunu duyduklarında arkadaşlarının, nişanı inkar ettiğini duyduklarında Kekesfalva ve Edith’in yüzüne bakamayacaktır. İntihar ederek bu onursuzluktan kurtulmaya karar verir. Akıl aldığı komutanı onu başka bir yere naklettirir. O ayrılır ayrılmaz Edith’in intihar ettiğini, kısa bir süre sonra babasının da öldüğünü öğrenir. Vicdan azabıyla kıvranan Teğmen için o arada başlayan dünya savaşı bir kurtuluş  olmuştur. Dört yıl sonunda üstün cesaret madalyasıyla geri döner. Savaşta gördüğü ve yaşadığı cehennem, yaptığı şahsi bir hatayı daha kabullenebilinir bir hale getirmiştir onun gözünde. Tekrar yaşamaya başlar. Bir gece opera salonunda Dr.Kondor’u görene kadar… 

‘’…insanın vicdanı hatırladığı müddetçe, hiçbir hata unutulmuş değildir.’’