Carrie,
olağanüstü dindar ve bağnaz annesi ile yaşayan telekinetik güçleri olan bir
ergendir. Okulda ise bakımsız ve sarsak olduğu için alay konusudur. Annesi ona
toplum içinde davranışlarla ilgili hiçbir şey öğretmediği için çok çekingendir.
Her fırsatta alay edilir, gülünür. Annesi Carrie' ye hiç bir zaman kadın olmayı
öğretmemiştir. Adet kanını bile bilmez. Ona bol elbiseler giydirir. Kadınlık ve nişaneleri bir lanet gibi algılanır annesi
tarafından. Carrie okulun beden eğitimi
dersi sonrası kullanılan duşunda ilk kez adet görür, öleceğini sanarak ağlamaya
başlar. Diğer kızlar bunun üzerine Carrie ile daha çok alay ederler. Annesi kendi
gençliğinde kadınlığı ile mücadele etmiştir. Birbirlerine hiç dokunmayacaklarına söz vererek evlendikleri halde kocasından çocuk sahibi olarak kadınlığına mağlup olmuştur. Carrie her zaman bu günahın ve utancın simgesidir onun için. Carrie' yi evde doğurmuştur, utancını kimseye göstermek istememiştir. Carrie ne
kadar annesi tarafından bastırılmış da olsa
kadınlığı ile barışmaya kararlıdır. Duşta
Carrie’ye yapılanlardan pişman olan kızlardan biri, erkek arkadaşından Carrie’yi
yıl sonu balosuna davet etmesini ister. Carrie baloya davet eden çocuğun sadece
acıma ile bu teklifi yaptığını bilse de kabul eder. Carrie baloya kendi diktiği
güzel bir elbise ve yakışıklı bir kavalye ile gider. Balonun kral ve kraliçesi
seçilirler. Sahneye çıkıp alkışlanırken tepelerinden onları sırılsıklam edecek
kadar kan boşaltılır. Onu yine kandırıp budala yerine koymuşlardır. Herkes
gülmeye başlar. Kan ve gülüşmeler Carrie’yi çileden çıkarır. Güçleriyle salonda
büyük bir yangın çıkarır. Dışarıda akaryakıt istasyonlarını, elektrik trafolarını,
yangın musluklarını patlatır. Kasabayı büyük bir felakete sürükler. Annesini
öldürdükten sonra kendisi de ölür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder