8 Haziran 2017 Perşembe

KÖR BAYKUŞ_Sadık Hidayet

✮✮✮✮

Birinci bölümde, hikayenin kahramanı olan adam bütün gün kalemdanlar yapmaktadır. Bir gün evine kendini amcası olarak tanıtan bir ihtiyar gelir. Kambur olan ihtiyarın, başında bir Hind şalı, üzerine eski sarı bir aba vardır. Adam onu  iyi ağırlamak istediği için evinde kalan tek şeyi,raftaki eski şarabı, almaya yan odaya gider. Tam şarabı aldığında pencerenin ötesinde siyah entarili bir kız görür. Kız yerde oturan kambur bir ihtiyara mavi bir gündüzsefası uzatmaktadır. Bu sahne onun ruhunda büyük bir değişikliğe neden olur. Kendine geldiğinde amcası gitmiştir. Şişeyi yerine koymak için yine rafa geldiğinde orada pencere olmadığını görür. Bir akşam yürüyüşünden sonra eve geldiğinde siyah elbiseli o kızı evinin kapısında bulur. Kız içeri girip karyolaya uzanır. Gidip kızın nefes alıp almadığına bakar. Kız ölmüştür. Onun güzelliğini resmetmek ister. Çizmeye başlar ama bir şey eksiktir. Kızın gözlerini de resmetmesi gerekiyordur o anda kızın gözleri bir anlığına açılır. Bu belki de karakterin zihninin ona oynadığı bir oyundur. Gözlerine kısa bir bakış onu kağıda aktarmasına yeterlidir. Onu kimsenin görmesine izin vermeyecektir. Onu beyaz kemik saplı bir bıçakla parçalara ayırır ve bir bavula koyar. Dışarı çıktığında ihtiyar, kambur, başına Hind şalı sarmış ve üzerinde eski sarı abası olan bir adam ona yardım eder. Onu ıssız mavi gündüzsefalarıyla dolu bir yere getirip mezar kazar. Bavulu gömüp üstünü kimsenin bulamayacağı şekilde kapar ve evine döner.

İkinci bölümde adam  karısından, geçirdiği hastalıktan, onu saran ölüm korkusundan ve boşluk hissinden bahseder. Bir zorunluluk sonucu evlenmek zorunda kalmıştır ama karısı hiçbir zaman onu yanına yaklaştırmaz. Oysa sürekli  karısının aşıklarıyla ilgili dedikodular duyar. Penceresinden baktığında ihtiyar, kambur, başına Hind şalı sarmış ve üzerinde eski sarı bir aba olan hurdacıyı görür. Acaba o da mı karısının aşıklarından biridir? Karısını beyaz kemik saplı bir bıçakla öldürür. Aynaya baktığında ihtiyar, kambur, başına Hind şalı sarmış ve üzerinde kandan lekelenmiş eski sarı bir aba olan kendisini görür.

Delilik, sanrılar ve içsel bunalımlar her halde en iyi böyle anlatılırdı.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder