10 Haziran 2017 Cumartesi

TENEKE_Yaşar Kemal

✮✮✮✮
Çukurova ilçelerinden birinde kaymakam yoktur. Tahrirat katibi Resul Efendi kaymakam vekilidir. Çeltik ekme zamanı geldiğinden ruhsatiye için müracaatlar başlamıştır. Çeltikçilerin düzenbazlıklarını, arazilerin kanuna uygunsuzluğunu bilen Resul Efendi, bu kirli işlere bulaşmak istemez, işleri sürüncemede bırakarak yeni kaymakamı bekler. İlçeye atanan kaymakam, fakülteyi yeni bitirmiş Fikret Irmaklı’dır. Kasabanın en güzel binasını kaymakam için dayayıp döşerler. Tren istasyonunda birçok otomobil ve otobüs ile karşılarlar. Birlikte yerler, içerler, sohbet ederler. Ağalar, kaymakama yaranmak için her olanağı kullanırlar. Kaymakam da bu işte acemi olduğundan ve  Çeltik Yasası’nı incelemediğinden ruhsatiyeleri okumadan imzalar. Okçuoğlu adlı bir çeltik ağası, ruhsatına dayanarak, arazinin içinde kalan Sazlıdere köyünü boşalttırmak, her yere çeltik ekmek ister. Sazlıdere köylüleri direnirler; çünkü, yasa gereğince çeltik tarlalarının köye 3 km uzaklıkta olması gerekmektedir. Bu arada kaymakamın çeltik ağalarından rüşvet aldığı dedikodusu yayılır. Kaymakam farkında olmadan ağaların tuzağına düşmüştür. Resul Efendi kaymakamın gençliğine, acemiliğine, saflığına dayanamayıp tüm olup bitenleri ona anlatır ve okuması için çeltik yasasını verir. Kaymakam yasayı okuyunca çeltik ağalarıyla olan ilişkisini keser. Okçuoğlu ise Sazlıdere’yi göl haline getirir. Köy su altında kalır. Sıtma tehlikesi baş gösterir. Köylüler çamur içinde  topluca kaymakama çıkıp durumu anlatırlar. Kaymakam çeltikçilere verdiği ruhsatları geri alır. Rüşvet teklif edilir, evi taşlanır, penceresine kurşun yağdırılır ama kaymakam yasalardan şaşmaz. Bu kez çeltik ağaları izinsiz, ruhsatsız bütün sahaları sulamaya, ekmeye başlarlar. Yine su içinde kalan Sazlıdere köylüleri,  silahlanıp Okçuoğlu’nun su bendlerini denetim altına alırlar. Okçuoğlu, köydeki  her aileye bol para vererek köyü boşalttırır. Köyde kimsenin yaşamadığını öne sürerek sulamaya devam edecektir. Kürt Mehmet Ali inat edip satmayınca bu fikri de başarısız olur. Kaymakamı kasabadan sürdürtmek için başkente telgraf üstüne telgraf çekerler. Söylemedikleri iftira kalmaz. Hatta kalkıp Ankara’ya giderler. Birkaç gün sonra, kaymakamın Kağızman’a atandığını bildiren yazı gelir. Kaymakam Fikret Irmaklı, kazandıkları zaferden memnun çeltikçilerin alaylı gülüşmeleri ve çocuklara çaldırdıkları boş teneke gürültüleri arasında ilçeden ayrılır. Yarıda kalan savaşında, ezilen köylüler arasından, onun kendilerinden yana olduğunu anlayanlar da çıkmıştır ya, bu kaymakama yeter. Mücadelesini gittiği yerlerde de sürdürecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder