31 Aralık 2020 Perşembe

ÇETE_Refik Halit Karay


 ✮✮

Kıran Bey adında ve Fransız işgaline karşı Amanoslarda savaşan bir Türk çete reisi ile eşi o bölgedeki Fransız kuvvetlerine görevli olan Nina adındaki bir Rus prensesinin aşkı etrafında vatan sevgisi ve müdafaasını ve işgale karşı direnen çetelerin hatıralarını paylaşmaktadır.

 

KONGO'YA AĞIT_Jean Christophe Grange


 ✮✮✮

Kongo’dan Fransa’ya uzanan bir seri katil olayı. Afrika’ya zengin maden yatakları için yerleşen beyaz aileler ve onların yerli halkla olan ilişkileri, Afrika’nın sürekli çatışma halinde olan kabileleri ve onların ilkel inançları, güç-para-siyaset ilişkisi, Gergor Morvan ve ailesi üzerinden ilerleyen bir seri katil (çivi adam) olayı ile iç içe sunuluyor.  

KABUS_Mehmet Rauf

 

✮✮✮

1928 yılında İkdam gazetesinde tefrika edilen eser “Türk Edebiyatında Tefrika Roman Tarihi” projesi kapsamında kitaplaştırılmış.  Mutlu mesut bir aile olan Nigâr ve Aziz Nihat çiftinin bir de Mükerrem adında çocuğu vardır. Eşinin kendisine olan aşkından emin olan “modern” görüşlü Aziz Nihat, eşinin pencere önünde çok zaman geçirmesinden şüphelenmeye başlar. Karşı binada genç bir delikanlının yaşadığını fark eder. Her ne kadar Nigar’ın böyle alçakça bir yola tevessül edeceğini, kendisini, oğlunu, mutlu yuvalarını böyle bir ateşe atacağını düşünmese de şüphe denilen kurt içini kemirmeye başlamıştır bir kere. Aziz Nihat, eşinin masumiyetini ya da suçunu ortaya çıkaracak araştırmalarına başlar.  

İRAN MEKTUPLARI_Montesquieu

✮✮✮

İran Mektupları, yazarın 1721 yılından yayımlanan eseridir. İran’dan yola çıkarak Anadolu üzerinden Fransa’ya giden Usbek ve Rica’nın yazdığı mektuplardan oluşur. Fransa’nın siyasi ve toplumsal yapısını hicveden bu eser aynı zamanda yazarın Doğu ve İslam kültürü ile ilgili bakış açısını yansıtmaktadır.  
 

28 Kasım 2020 Cumartesi

BİLMEMEK_Milan Kundera


 ✮✮✮

Milan Kundera'nın bu romanında dört değişik ülkeden beş kişinin yaşam yolları kesişiyor. Irena bir Çek kadını, 50 yaşlarında, 1969 yılında kocası Martin ile birlikte Paris'e kaçmış. Çok geçmeden ölen Martin'in yerini isveçli Gustav almış, onun yolu da İrena gibi Paris'e düşmüş, onun da tıpkı Irena gibi ilk evliliğinden iki çocuğu var. Josef ise bir veteriner, o da Prag baharının hüsranla sona ermesinin ardından Danimarka'ya göç etmiş. Beşinci kişi ise Milada, Çekoslovakyalı bu kadın ülkesini terk etmemiş ve 1968'i izleyen dönemin bütün iniş çıkışlarını yaşamış.

BENİM ADIM KIRMIZI_Orhan Pamuk


 ✮✮✮✮

Benim Adım Kırmızı 1591 yılında İstanbul'da karlı dokuz kış gününde geçiyor. İki küçük oğlu birbirleriyle sürekli çatışan güzel Şeküre, dört yıldır savaştan dönmeyen kocasının yerine kendine yeni bir koca, sevgili aramaya başlayınca, o sırada babasının tek tek eve çağırdığı saray nakkaşlarını saklandığı yerden seyreder. Eve gelen usta nakkaşlar, babasının denetimi altında Osmanlı Padişahı'nın gizlice yaptırdığı bir kitap için Frenk etkisi taşıyan tehlikeli resimler yapmaktadırlar. Aralarından biri öldürünce, Şeküre'ye aşık, teyzesinin oğlu Kara devreye girer. İstanbul'da bir vaizin etrafında toplanmış, tekkelere, karşı bir çevrenin baskıları, pahalılık ve korku hüküm sürerken, geceleri bir kahvede toplanan nakkaşlar ve hattatlar sivri dilli bir meddahın anlattığı hikayelerle, eğlenirler. Herkesin kendi sesiyle konuştuğu, ölülerin, eşyaların dillendiği, ölüm, sanat, aşk, evlilik ve mutluluk üzerine bu kitap, aynı zamanda eski resim sanatının unutulmuş güzelliklerine bir ağıt.

11 Kasım 2020 Çarşamba

PALYAÇO_Heinrich Böll


 ✮✮✮

Oldukça zengin bir ailenin oğlu olan Hans, ailesinin beklentilerine rağmen palyaço olmaya karar vermiştir. Kendisi inançsız olmasına rağmen Katolik olan Marie ile Bonn’a yerleşirler. Fakat yaşantıları Hans’ın gösteri yaptığı şehirlerde ve bir tren garından diğerine sürüklenerek geçmektedir. Hans için Marie karısıdır fakat yasal olarak evli olmamaları Marie’yi üzmektedir. Marie evlenmek istediğini söylediğinde Hans bunu gerekli görmese de Marie’nin hatrı için kabul eder fakat Marie’nin doğacak çocuklarını Katolik olarak yetiştirilmesine izin verdiğini belirten bir kağıt imzalattırmak istemesi Hans’ın hiç hoşuna gitmez. Bir sabah Marie’nin kendi yoluna gitmek istediğini belirten mektubuyla karşılaşır. Bir süre sonra da onun tanınan bir Katolik ve eski arkadaşlarından olan Züpfner ile evlendiğini öğrenir. Hans terk edildikten sonra ruhsal olarak çöker. İşinde de üst üste başarısızlıklar yaşar. Sefalet içindedir.  Kitabından ilk sayfasından son sayfasına kadar Hans’ın  Marie’ye olan saplantısı anlatılmaktadır.    

8 Kasım 2020 Pazar

HUZUR_Ahmet Hamdi Tanpınar


✮✮✮

Huzur romanı, “İhsan”, “Nuran”, “Suat” ve “Mümtaz” başlıklarını taşıyan dört bölümden oluşur. Bir günlük zaman diliminde geçmişin hatırlanması şeklinde kaleme alınmıştır.
Birinci Bölümde, Küçük yaşta anne ve babasını kaybeden Mümtaz, İstanbul’da yaşayan amcasının oğlu İhsan’ın yanında büyümüştür. İhsan ona bir baba, bir ağabey, bir arkadaş olmuştur. Şimdi ise kalp hastalığı iyice ağırlaşmış olarak evde yatmaktadır. Evin idaresi, dışarıdaki işlerin halledilmesi gibi birçok işle Mümtaz ilgilenmektedir. İhsan’a bakıcı bulmak için dışarı çıkar ve dolaştığı yerlerde onu sürekli Nuran ile hatıraları beklemektedir.İkinci Bölümde, Mümtaz bir sabah ada vapurunda Nuran’la tanıştığını hatırlar. Özellikle musiki üzerinde ortak zevkleri onları birbirlerine yaklaştırmıştır. Birlikte İstanbul’u semt semt dolaşırlar. Küçük bir kızı olan Nuran kendisini aldatan eşiyle boşanma aşamasındadır. Evlenmek için Nuran’ın müddetinin dolmasını beklemektedirler. Nuran’ın eşinden ayrıldığını duyan Suat ona bir mektup yazarak uzun zamandır ona karşı duygularını anlatır. Suat evlidir, Mümtaz’ın arkadaşlarından biridir ve ağır bir hastalık geçirmektedir. Bu mektup Mümtaz’la Nuran’ı çok üzer. Mümtaz, bir an önce evlenmek istemektedir. Üçüncü Bölümde, Nuran, boşanma müddetinin dolmasını beklerken Mümtaz’ın olmadığı  çeşitli davetlere katılmaktadır. Mümtaz bu davetlerde Suat’ın da bulunduğunu duyar. Nuransız nefes bile alamayacağını düşünen Mümtaz kıskançlığın pençesinde kıvranmaktadır. Fakat bu ruh serseriliğinden sıkılan Nuran, Mümtaz’a döner. Birlikte eve döndüklerinde korkunç bir manzarayla karşılaşırlar; Suat kendisini asarak intihar etmiştir. Bu olaydan sonra Nuran mutlu olamayacaklarını, artık aralarında bir ölü olduğunu ve ayrılmaları gerektiğini söyleyerek Bursa’ya giderDördüncü Bölümde, hatıralarından sıyrılan Mümtaz eve dönerken Nuran’ın eski eşine döndüğünü öğrenir. Eve geldiğinde İhsan’ı iyice fenalaşmış bulur. Ona yazılan ilaçları almaya gittiğinde Suat ve Nuran ile ilgili hayali konuşmalar yapar. Fenalık geçirerek bayılır ve yere düşer.

 

28 Ekim 2020 Çarşamba

SİYAH ŞAL_Luigi Pirandello


✮✮ 

Nobel Ödüllü ve İtalya’nın Sait Faik’i olarak bilinen Luigi Pirandello’nun 15 öyküsünün yer aldığı eserdir. Genellikle çaresizlik içindeki insanların hayata tutunma çabalarını ya da vazgeçişlerini konu almıştır.

18 Ekim 2020 Pazar

SEKİZ DAĞ_Paolo Cognetti


 ✮✮✮

Pietro, Milano’da ailesiyle yaşayan yalnız bir çocuktur. Annesi banliyöde bir sağlık merkezinde çalışmakta, melankolik bir adam olan babası ise bir fabrikada kimyagerlik yapmaktadır. Yıllar geçtikçe birbirinden uzaklaşan çiftin en önemli tutkusu ise İtalya’nın dağlarıdır. Ailelerinin temeli bir dağda atılmış, trajedide bile onları dağlar bir arada tutmuştur. Yaz tatilleri için Pembe Dağ’ın eteklerindeki Grana köyünü keşfettiklerindeyse, oğulları Pietro için doğru yeri bulduklarını düşünürler. Burada Pietro’yu kendi yaşlarında ama onun gibi tatil yapmak yerine sığır güden sarışın bir çocuk, Bruno beklemektedir.  Dağ çayırlarını keşfe çıktıkları, terk edilmiş kulübeleri, viraneleri, eski değirmenleri merakla inceledikleri yazlar boyunca iki çocuk gitgide büyürken, tüm farklılıklarına rağmen dost olmanın anlamını da öğrenirler. Ayrıca Pietro bu yıllar boyunca babasının peşinden dağ patikalarında uzun yürüyüşler de yapar. Babasıyla olan ilişkilerinin temel izleğini de hem ilkgençlik çağında hem de huysuz kimyagerin ölümünden sonraki yetişkinlik çağında yine bu dağ patikaları oluşturur. Çocukluk, yetişkinlik, dostluk, insanın dünyadaki yerini bulması, baba-oğul ilişkileri gibi evrensel temaları lirik bir dille işleyen roman, sakin ama derin anlatıları sevenler için müthiş bir okuma deneyimi sunuyor.

BİZ İNSANLAR_Peyami Safa


 ✮✮✮

Orhan, Boğaziçi’nde özel bir okulda öğretmenlik yapmaktadır. Bir gün fakir bir öğrenci olan Tahsin, kendisine “eşek Türk” diyen Cemil’e taş atarak onu yanağından derince yaralar.  Orhan çocuğun tedavisini yaptırdıktan sonra onu evine götürür. Cemil yalıda oturan zengin bir ailenin çocuğudur. Kendileri Türk oldukları halde Türkleri aşağılayan sözler söylemesi Orhan’ı şaşırtmıştır. Yalıda Cemil’in annesi Samiye Hanım ve kuzeni Vedia ile tanışır. Vedia batılı eğitim almış oldukça güzel bir kızdır. Mütareke yıllarında Samiye Hanım’ın yalıda sık sık yabancı milletlerin insanlarını davet ettiği toplantılar düzenlemesi ve hatta onlara iltifat etmek için yalıya Fransız bayrağı asması çevrede yaşayanların tepkisine sebep olmuştur. Orhan ise okulda Tahsin’i savunduğu için işinden ayrılmak zorunda kalır ve çok zor günler geçirir. Birkaç kez Vedia ile görüşürler. Orhan, Vedia’dan çok etkilendiği halde onun duygularından emin olamaz. Vedia ne istediğini tam anlamıyla bilememekte, gözüne hitap eden Rüştü ve ruhuna hitap eden Orhan arasında istikrarsız zamanlar geçirmektedir.  

12 Ekim 2020 Pazartesi

DOĞU YOLCULUĞU_Hermann Hesse


 ✮✮✮✮

"Doğu'ya yolculuk ediyorduk, ama Ortaçağ'a, ya da Altın Çağ'a da yolculuk ediyorduk. İtalya'dan, İsviçre'den geçiyorduk, ama bazen de geceyi onuncu yüzyılda geçiriyor, atalarımıza, ya da perilere konuk oluyorduk. Tek başına kaldığım zamanlarda kendi geçmişimden mekanlarla ve insanlarla sık sık karşılaştım, eski nişanlımla Ren'in yukarılarındaki orman kenarında dolaştım. Sonra herhangi bir vadide grubuma yeniden katıldığımda, Cemiyet şarkılarını dinleyip liderler çadırının karşısına kamp kurduğumda anlıyordum ki çocukluğuma yaptığım gezinti, ya da Sanço'yla at binmem de bu yolculuğun bir parçasıydı; çünkü bizim tek hedefimiz Doğu'ya varmak değildi, daha doğrusu bizim Doğu'muz salt bir ülke, ya da coğrafi bir yer değil, ruhun yurdu ve gençliğiyle, hem her yerdi hem de hiçbir yer, tüm zamanların yekvücut olmasıydı." Hermann Hesse'ın, ilk gençlik yıllarından beri hayranı olduğu Doğu ve Doğu felsefesi, mistisizmi ve hayat görüşü, onun pek çok kitabının temelini oluşturmuştur. "Doğu Yolculuğu" yalnızca, Hermann Hesse'in değil, Alman dilinin de en güzel, en şiirsel anlatılarından biri.

KAN KARDEŞLER_Ernst Haffner


 ✮✮✮

İlk olarak 1932 yılında yayımlanan ve bundan bir yıl sonra Naziler tarafından yasaklanan Kan Kardeşler, iki dünya savaşı arasındaki yokluk ve sefalet yıllarında birbirlerine sığınmış delikanlıların oluşturduğu bir gençlik çetesinin hikâyesini anlatıyor. Kan Kardeşler Alman sosyal hizmet görevlisi ve gazeteci Ernst Haffner’in bilinen tek romanı. 2. Dünya Savaşı sırasında hayatına dair tüm izler yitip giden Haffner, romanında gerçekçi bir anlatım tarzı benimseyerek Hitler’in iktidara gelişinin arifesinde Berlin’in suç ve sefalet dünyasına ışık tutuyor. Yetimhanelerden, yetiştirme yurtlarından kaçmış delikanlıların suça savruluşlarını, yeraltı barlarında ve pis koğuşlarda gecelemelerini, çete yaşamının acımasız gerçekleri karşısında hayatta kalabilmek için verdikleri mücadeleleri ve toplumun onlardan esirgediği meşruiyeti nasıl birbirlerinde bulduklarını keskin ve çıplak bir dille anlatırken de asla basit bir melodrama gönül indirmiyor.

1 Ekim 2020 Perşembe

AMOK KOŞUCUSU_Stefan Zweig


✮✮✮✮ 

Anlatıcımız Hindistan’dan Avrupa’ya yolculuk yaptığı gemide odasından ancak sessiz ve serin olduğundan dolayı geceleri çıkmaktadır. Bir gece geminin gözlerden uzak bir yerinde yalnız olmadığını fark eder. Birkaç sohbet onların arkadaşlıklarına vesile olur. Bu adam yaşadıklarını ve sırlarını anlatmaya başlar. Küçük bir kasabada doktorluk yaparken bir kadın onunla konuşmaya gelir. Varlıklı, asil bir kadındır ve oldukça gururludur. Kocasından olmayan bir bebek taşımaktadır. Yakında kocası uzun bir yolculuktan dönecektir ve o gelmeden hamileliğini sonlandırmalıdır. Doktor ise onun boyun eğmez ve kendisini satın almaya çalışan tavrından hoşlanmaz ve rica etmesini sağlamaya çalışır. Hatta başka bir şekilde kendisine teslim olmasını ima eder.  Kadın sert bir ifadeyle reddeder ve orayı terk eder. Yardıma ihtiyacı olduğu halde kadına yardım etmediği için kendini suçlu hisseden doktor bunun üzerine her yerde kadını aramaya başlar. Onun peşinden şehre gelir. Yardım etmek istediğini ve bebeği alacağını söylese de artık kadın ona güvenmez. Şehrin arka mahallelerinin birine, şartları oldukça kötü olan bir yere bebeğini aldırmaya gider. Fakat yanlış müdahale ile çok fazla kan kaybeder. Durumu öğrenen doktor kadının yanına gider fakat yapılacak bir şey kalmamıştır. Kadının doktordan son isteği ölümünden sonra onurunun korunmasıdır.

TRENİN TAM SAATİYDİ_Heinrich Böll


 ✮✮✮

Yirmili yaşlarının başında olan Andreas cepheye katılma emri alır. Daha önce de birkaç kez yaralanmıştır. Bu kez geri dönemeyeceğine ilişkin bir saplantı oluşur onda. Cepheye gitmek için günlerce sürecek bir tren yolculuğu yapacaktır. Yolculuk esnasında geri dönmek için sebepleri olmayan iki askerle tanışır. Tüm zamanlarını birlikte geçirmeye başlarlar. Andreas ise sürekli ölümün kaç gün sonra ve hangi şehirde kendisini bulacağını hesap etmektedir.

GÜL YETİŞTİREN ADAM_Rasim Özdenören


 ✮✮✮

Kitapta iki farklı hikaye parçalar halinde ilerliyor. Bunlardan biri gül yetiştiren adam. O, Kurtuluş Savaşı yıllarında mücadele etmiş, savaş sonrasında ise vatanının, mücadele ettiği değerlerin ters istikametinde evrilmesine tanıklık eden biri. Bu değişimleri gördükçe hayata küsen ve kendi kabuğuna çekilen biri. Uzun yıllar boyunca evinden hiç çıkmamış, peygamber kokusudur diye bahçesinde eşsiz güller yetiştirmiş. Diğer hikayede ise modern çağı temsil eden genç bir yazar var. Yaşlı bir işadamıyla evli olan Sitare’ye aşık. Sitare diğer insanların gözünde yaşlı ve zengin işadamını, gençliği ve güzelliği ile kandıran, onunla evlenen ve daha sonra her fırsatta onu aldatan biridir. İşadamı hastanede yatarken Sitare, Yazar ve arkadaşları olan birkaç kişi ile birlikte tatile çıkarlar. Lüks oteller, kumarhaneler, gece kulüpleri onların değişmez mekanları olur. Sitare, arkadaşlarıyla birlikte sohbet ettikleri bir akşam oldukça ümitsiz bir biçimde arkadaşlarının hakkındaki düşüncelerinin doğru olmadığını, sanılanın aksine kocasını aldatmadığını söyler ve aynı gece intihar eder. Gül yetiştiren adam ise torununun ısrarlarına dayanamayarak sabah namazını camide kılmak için dışarı çıkar. Yüksek katlı binalar, renkli ışıklarla süslenmiş vitrinler, hızla geçen otomobiller…Her şey ona yabancı ve bozulmuş gelir. Arkadaşları boşu boşuna can vermişçesine fötr şapka takan birinin olduğunu görür. Namaz çıkışında imamı bile cübbe ve sarığını çıkarmış, sakalsız olduğunu görünce dayanamaz. Yıllardır içinde biriken suskunluğunu bozar. İmanın gizli, İslam’ın ise aşikar olması gerektiğini, dışı kafire benzeyen insanın içinin de kafire benzemeye başlayacağını söyleyerek onları uyarır. 
Sitare’nin intiharının ardından yazar Sitare’nin de arkadaşı olan Tansel ile evlenme hazırlığındadır. Elindeki gazetede 80 yaşındaki bir adamın halkı isyana teşvik ettiği iddiasıyla tutuklandığı yazmaktadır.

23 Eylül 2020 Çarşamba

KÖY_William Faulkner



 ✮✮✮

Will Varner, Frenchman’s Bend’de hemen hemen her şeyin sahibidir. İşlerinin ve malvarlığının çoğunu otuz yaşındaki oğlu Jody işletmektedir. Jody bir gün bu kasabaya yeni gelen Ab Snopes ile karşılaşır.  Ab, Varnerler’in sahibi olduğu çiftliklerden birini kiralamayı kafasına koymuştur.  Jody, kasabada yaşayan bir gezginci satıcıdan  Ab’in kiracısı olduğu diğer çiftliklerde ahırları ve ambarları yaktığı üzerine  şüpheler çektiğini  öğrenir. Jody ve babası Will bir tareaftan bunun sadece bir şüphe olduğunu düşünürken bir taraftan da akıllarında ona çiftlik kiralamadıkları takdirde kendilerine ait bir yerin kundaklanabileceği endişesi vardır. Ab’ı reddetmeyi göze alamazlar ve kiracı olarak kabul ederler.  Aynı zamanda oğlu Flem Snopes’u da dükkanda tezgahtar olarak işe alırlar. Kurnaz ve entrikacı Flem Snopes, akrabalarıyla birlikte, Frenchman’s Bend’i yavaş yavaş ele geçirmeye başlar. 

18 Eylül 2020 Cuma

KUMPANYA_Sait Faik Abasıyanık


 ☆☆☆
Sait Faik’in Kumpanya, Kriz ve Gauthar Cambazhanesi isimli üç uzun öyküsü yer alır.

İKİ HÖDÜĞÜN SEYAHATİ_Hüseyin Rahmi Gürpınar


 ☆☆☆
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın kimi güldürücü kimi hüzünlendirici on bir öyküsünü içeriyor. Yazar bu öykülerde yine, yüzyıl başının İstanbul’unu kendisine özgü bir ustalıkla irdeliyor.

21 Ağustos 2020 Cuma

72.KOĞUŞ_Orhan Kemal

✮✮✮
Kan davasından hükümlü Ahmet Kaptan, cezaevinin en fakir mahkumlarının-adembabaların yaşadığı, 72. Koğuş'ta kalmaktadır. Hiç beklemediği bir anda uzun zamandır haber alamadığı, yaşadığından bile emin olmadığı anasından yüz elli lira harçlık alır. Bu miktar mahkumlar için yüklü bir servettir. Herkes onun daha iyi bir koğuşa geçeceğini beklerken Ahmet Kaptan 72.koğuştan ayrılmaz. Koğuştakiler için sıcak yemek pişirttirir, çay içirir, sigara alır. Ona gelen paradan pay kapmak isteyeneler kumara oturturlar Ahmet Kaptan’ı. Kumarda da şansı yaver gider. Üst üste kazanır. Koğuşu tamir ettirir, boyattırır. Mahkumlara yatak döşek aldırır. Cezaevi Müdürünün adamı olan Bobi de, Ahmet Kaptan'ın parasına göz diker.  Kendisini sevecek bir kadın hayali ile yaşayan Ahmet Kaptan’ı kandırarak kadınlar koğuşundan birinin ağzından mektuplar yazmaya başlar ve ondan sürekli para sızdırır. Kara sevdaya düşen kaptan kumarı da bırakır, koğuşla ilgilenmeyi de. Tüm zamanını koğuşun penceresinden bakarak hapisten çıkan kadının geri dönmesini bekleyerek geçirir. Çok soğuk geçen bir kış gecesinin sabahında Ahmet Kaptan’ı demir parmaklığın önünde donmuş halde bulurlar.

ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR?_Ernest Hemingway

 ☆☆☆☆
Amerika’da bir üniversitede İspanyolca dersleri veren Prof. Robert Jordan İspanya’da iç savaş çıkması üzerine cumhuriyetçiler safında mücadeleye katılmak amacıyla bu ülkeye gelir. Jordan, patlayıcı konusundaki uzmanlaşmıştır. General Golz kendisine bir köprüyü havaya uçurma görevi verir. Bu görevde kendisine o bölgedeki dağlarda saklanan gerillalar yardım edecektir. Pablo ve El Sordo’nun çeteleri ile anlaştığı halde yine de saldırıya yetecek kadar gerilla olmadığı kanısındadır. Üstüne üstlük El Sordo’nun çetesi baskına uğrar ve kimse kurulamaz. Jordan görevin iptal edilmesi için generale yazsa da mektup ona zamanında ulaşmaz. Jordan elindeki kısıtlı insan ve malzeme kaynağını kullanarak saldırıyı gerçekleştirmek zorunda kalır.

29 Temmuz 2020 Çarşamba

DORİAN GRAY'İN PORTRESİ_Oscar Wilde

✮✮✮✮✮
Ressam Basil Hallward yakın arkadaşı Lord Henry Wotton’a resimlerine modellik yapan ve ona ilham veren genç ve oldukça yakışıklı olan Dorian Gray’i tanıştırır. Fakat Henry’nin bu gencin saflığını bozacağı yönünde endişeleri de vardır. Dorian ile  vakit geçirmek onun resimlerini yapmak onun en büyük zevkidir. Onun güzelliğine tapma derecesindedir ve bu tutku onun resimlerine de yansımıştır. Dorian kendi portresini gördüğünde çok üzülür. Kendisi zamanla yaşlanacak ama bu portre sonsuza dek genç ve yakışıklı kalacaktır. “Keşke her zaman genç kalacak olan ben olsaydım da portrem yaşlansaydı! Bunun için... bunun için her şeyi verirdim!" diyerek ağlar. Lord Henry ile sık sık görüşmesi onu çok değiştirir. Haz odaklı bir yaşam sürmeye başlar. Genç bir tiyatro oyuncusunun intiharına sebep olur. İğrenç yerlerin müdavimi olur, birçok kişiyi felakete sürükler. Hakkında söylenenler ayyuka çıkmıştır. Yıllar geçtikçe onun gençlik ve yakışıklılığında bir değişiklik olmazken Basil’in yaptığı portre değişmeye başlar.  

26 Temmuz 2020 Pazar

GORİOT BABA_Balzac


✮✮✮

Goriot, tahıl ticareti sayesinde zengin olmuş bir adamdır. Eşinin ölümünden sonra tüm hayatını canından çok sevdiği kızlarına adamıştır. Onların mutluluğu için her şeyi yapmaktadır. Evlilik çağları geldiğinde kızı Anastazi Kont de Restaud ile diğer kızı Delphine ise Nucingen adlı zengin bir bankerle evlenir. Damatları ise onun ticarete devam etmesinden hoşlanmadılar ve onunla görüşmeyi keserler. Kızlarının çeşitli borçlarını ödemek zorunda kalan Goriot da eski mal varlığını günden güne yitirir ve bir pansiyona yerleşir. Hukuk öğrencisi olan Eugene Rastignac da bu pansiyonda yaşamaktadır. Taşrada yaşayan ailesinin tüm umudu ona bağlıdır. Kısa zamanda Paris sosyetesinde yer edinmeli ve kendine güzel bir gelecek sağlayacak, hamilik yapacak zengin bir kadınla tanışmalıdır. Önce şansını Anastazi ile dener. Goriot’un adını anar anmaz  kapılar yüzüne kapanır. Sonra Delphine'le tanışır. Kocası tarafından maddi ve manevi istekleri karşılanmayan Delphine ile aralarında bir yakınlaşma olur. Her iki kız da eşleriyle problem yaşarlar. Bunu duyan Goriot hastalanır ve yataklara düşer. Onun bakımını üstlenen Eugene, son anlarında yanında olmaları için kızlarını davet eder fakat çeşitli bahaneler ileri süren kızların her ikisi de gelmezler. Goriot'un cenazesini Eugene kaldırır. Kızları ise cenazeyi uzaktan izlerler.


6 Temmuz 2020 Pazartesi

BENİM ÜLKEM_Waris Dirie

✮✮✮
Top model, BM elçisi ve cesur bir ruh. Waris Dirie olağanüstü bir kadın. Çölde yaşayan Somalili göçebe bir ailenin kızı. Dünyada en çok satan kitaplar arasına giren eseri Çöl Çiçeği'nde, beş yaşında sünnet edilerek başlayan, on iki yaşında evlendirilmek istenince çölden kaçıp, Londra'da temizlikçilik yaparken Terence Donovan tarafından keşfedilip Top Modelliğe uzanan hikayesini anlatıyor. Waris Dirie ülkesini terk etti ama, ona hayat veren, onu şekillendiren kültürünü ve evini asla unutmadı. Kıtlık ve şiddetin kol gezdiği, kadınların sesinin duyulmadığı yerler neredeyse ölümüne neden olurken ona aynı zamanda hayatta kalmanın yollarını öğretti. O cesaretinin, direncinin ve mizah duygusunun kaynağını ve annesini bulmak istiyordu.



KARNAVAL_Rawi Hage

✮✮✮✮
İki türlü taksi şoförü vardır: örümcekler ve sinekler. Örümcekler arabalarının sıcağında oturan ve müşterinin ayağına gelmesini bekleyenlerdir. Sineklerse şehrin sokaklarında onları çağıran bir işaret görene dek gezinip durur. Fly, bir gezgindir. Onun taksisinden şehrin karanlığının gizlediği karnaval pırıltılarını tüm güzelliği ve çirkinliği ile izleriz. Katillerle tanışırız, fahişelerle, delilerle, devrimcilerle, sıradışı yerlere doğru yola çıkan sıradan insanlarla.

25 Haziran 2020 Perşembe

PARÇALANMA_Chinua Achebe

✮✮✮✮
Okonkwo’nun yaşamı üzerinden Nijerya'da kabile kültürüne özgü gelenek ve görenekler, dini yaşam yaşamdan kesitler sunulur. Tembel ve güçsüz babasından nefret eden Okonkwo çok çalışarak kendine farklı bir yol çizer. Klanında oldukça saygı gören büyük bir savaşçı ve güreşçidir. Babası gibi olmamak için acımasızdır da. Kabileler arasında yaşanan bir suç nedeniyle Okonkwo'nun kabilesine birer genç erkek ve kız gönderilir. Kız kabileden biriyle evlendirilirken erkek Okonkwo'nun himayesine verilir. Bu genç Okonkwo’ya baba der ve onun ailesini kendi ailesi bilir. Fakat üç sene sonunda Okonkwo kabilenin aldığı karar doğrultusunda himayesine aldığı bu genci öldürür. Sonrasında düğün esnasında yanlışlıkla arkadaşının oğlunu öldürdüğünde yedi yıllığına sürgüne gönderilir. Bu yedi yılı annesinin akrabalarının yanında geçirir. Bu dönemde bölgeye misyonerler gelmeye başlamıştır. Özellikle toplumdan dışlananlar ve zayıf olanlar arasında yeni bir din yer edinmeye başlamıştır. Sürgün sonrası kendi klanına geri dönen Okonkwo atalarının dinin korumak için mücadele etmeye niyetlenmişken bambaşka bir ortamda bulur kendini.

23 Haziran 2020 Salı

PANDAVAPURAM_Sethu

✮✮✮✮
Bir fabrikanın çevresinde oluşan koloninin adıdır Pandavapuram. Orası her daim sarı ve pis bir duman altındadır. Oranın sokakları genç kız ve kadınları tuzaklarına düşürmek için kasıla kasıla yürüyen zamparalarla doludur. Uzak bir kasabada yaşayan ve kocası tarafından terk edilmiş olan Devy ise genç ve güzel bir kadın olarak birçok kişinin ilgisini çekmiş olsa da o kimseye minnet etmez. Her gün tren istasyonunda kocasının geri dönmesini beklediği düşünülse de o Pandavapuram’dan gelecek olan zamparasını beklemektedir. Üstelik kim olduğunu bilmeden beklemektedir.

BULANTI_J.P.Sartre

✮✮✮
Günlük şeklinde yazılan bu romanın kahramanı Antoine Roquentin, yıllarca farklı ülkelerde dolaşmış, hiç çalışmasına gerek gerek kalmayacak şekilde düzenli bir gelire sahip otuzlu yaşlarda bir adamdır. Tarihi bir kişilik olan Rollebon üzerine bir kitap yazmak üzere Bouville şehrine yerleşmiştir. Zamanının çoğunu bu iş üzerinde araştırmalar yapmak için kütüphanede geçirmektedir. Onun için her şey boş ve anlamsızdır. Her şey fazlalıktır. Kendine, nesnelere ve hayata karşı bir bulantı duymaktadır. Bir süre sonra araştırmalarından da sıkılır. Aşık olduğu kadın ise kendine apayrı bir yol çizer. Antoine ise belki yeni bir başlangıç yapmak umuduyla Paris’e taşınmaya karar verir.

3 Haziran 2020 Çarşamba

BABALAR VE OĞULLAR_Turgenyev

✮✮✮
Üniversiteyi bitiren Arkadi, yanında çok saygı duyduğu arkadaşı Bazarov ile birlikte kırsalda yaşayan babasının evine gelir. Annesinin ölümünden sonra babası Nikolai Kirsanov,  Feniçka adında bir kadınla yaşamaya başlamıştır ve ondan bir çocuğu vardır. Asker emeklisi amcası Pavel Kirsanov da onlarla birlikte yaşamaktadır. Arkadaşı Bazarov, hiçbir değere inanmayan Nihilist bir insandır. Arkadi'nin onun etkisinde olması babası ve amcasını rahatsız eder. Babası anlayışlı davransa da Bazarov ile amcası sürekli çatışma halindedir. Bir gezi sırasında bu iki genç, Anna Ser­geyevna Odintsova ve kardeşi Katya ile tanışırlar. Anna zengin ve serbest yaşayışlı bir duldur. Arkadi ve Bazarov, Anna'ya âşık olur. Bazarov’un o zamana kadar aşk, din, inanç, toplum vs. hiçbir şeye inanmayan biri ol­masına rağmen aşık olması onun açısından oldukça can sıkıcı bir durum halini alır. Duygularını itiraf etse de Anna hiçbir şeye tutkuyla bağlanamayacak bir kadındır. Katya ile uzun zamanlar geçiren Arkadi ise  Anna'ya aşk duymadığını anlar. Gerçekte ilgilendiği kadın Katya'dır. Evlerine geri döndüklerinde Arkadi gittikçe Nihilizmden uzaklaşır, Çiftlikte zaman geçirmek hoşuna gitmeye başlar. Bazarov, huzursuz ve mutsuzdur. Tıp eğitimi alan Bazarov tifo hastalığından öl­müş birine otopsi yaparken elini keser ve tifoya yakalanır. Kısa bir süre son­ra da ölür. Arkadi ise Katya ile evlenerek babasıyla birlikte yaşamaya başlar.



25 Mayıs 2020 Pazartesi

GÜNEŞİ UYANDIRALIM_Vasconcelos

✮✮✮
Şeker Portakalı"nın kahramanı "Zeze" Gözlerinin içi yine ışıl, ışıl, yüreği yine sevgi dolu. Ama hüzünleri, biraz daha büyümüş bir çocuğun hüzünleri. Küçüklüğündeki küçük "Şeker Portakalı" yok, ama bu kez de yüreğinde sevgili kurbağa'sı var. Zengin ve aşırı alıngan bir aile onu evlat edinmiştir. Ama Zeze, babalığının iyi niyetli davranışlarına bir türlü karşılık verememektedir. Evdeki tek dostu, aşçı Dadada'dır. Bir de düşlerindeki, yeri hiçbir zaman doldurulamayacak olan, yüreğine sokulup yerleşen kurbağası ve filmlerde görerek gerçek babasının yerine koyduğu ünlü Fransız şarkıcı ve oyuncu Maurice Chevalier vardır. Çok parlak bir öğrencidir Zeze. Şimdi ergenlik dönemindedir; sinirlidir, huysuzdur. Üstelik sırılsıklam âşıktır. (Arka Kapak)

MEYHANE_Emile Zola

✮✮✮✮
Jervez, sevgilisi Lantiye’nin peşine düşerek Paris’e gelir. Mutlu geçen birkaç yılın ardından ekonomik sıkıntıları artar. Odalarında satılacak hiçbir eşya kalmamıştır. Bu ortamdan bunalan Lantiye, Jervez’i terk ederek başka bir kadınla yaşamaya başlar. Jervez’in  oturduğu binada yaşayan Kupo ise Jervez’den çok hoşlanmaktadır. Israrları sonucu Jervez’i evliliğe ikna eder. Evlilikleri oldukça iyi gitmektedir. Kupo’nun içkisi ve kumarı yoktur. Jervez de bir çamaşırhane açar. Yoksulluğun kol gezdiği Paris’te durumları oldukça iyidir. Nana adında bir kızları da dünyaya gelir. Kupo bir iş kazası geçirerek ağır yaralanır. Jervez ona evde çok iyi bakar. Kupo kısa sürede  iyileşir ama artık eski Kupo değildir. İşe gitmemeye ve tüm zamanını meyhanelerde geçirmeye başlar. Kuponun rahatsızlığı ve artık dükkâna eskisi kadar müşteri gelmemesi yüzünden işler iflasa sürüklenmiştir. Artık bir genç kız olan Nana ise kötü yoldadır. Üstelik Jervez de kocası Kupo kadar içmeye başlamıştır. Buldukları her kuruş meyhanede içkiye gitmektedir. En sonunda  Kupo delirir, hastanede ölür. Bir süre sonra da Jervez, sığındığı bir merdiven altında, açlıktan ve güçsüzlükten hayata gözlerini yumar.

16 Mayıs 2020 Cumartesi

VANYA DAYI_Anton Çehov

✮✮✮
Vanya, yeğeni Sonya ile birlikte sahip oldukları malikanenin arazisinde  çalışarak eniştesi Profesör Serebryakov’a yıllarca para göndermiştir. Eşini kaybettikten sonra genç ve güzel bir hanımla ikinci evliliğini yapan Profesör Serebryakov, emekli olduğunda  malikaneye taşınır. Onun gelişinin kendilerine destek olacağını düşünen Vanya ve Sonya oldukça yanılır. Profesörün gece geç saatlere kadar  odasına kapanıp yeni eserler üretmeye çalışması evin tüm düzenini alt üst eder. Yemek saatleri, çay içme saatleri, çalışma saatleri değişmiş, eve tembellik ve düzensizlik hakim olmuştur.  Profesör Serebryakov aldığı önemli bir kararı açıklar. Malikanenin kazancı onun şehirde yaşamasına yetmemektedir. Burayı satarak kalan zamanını daha iyi yaşamak ister. Ama Vanya olanca hiddetiyle bu duruma karşı çıkar. Kendileri dört duvar arasında yaşayıp neredeyse kazandıkları her bir kuruşu eniştesine göndermiş olması, ona, bunca yılını boşa harcadığını hissettirir. Satılma olayına karşı çıkılınca Profesör Serebryakov ve eşi malikaneyi terk edip başka bir yere yerleşirler. Vanya ve Sonya için eski çalışma düzenine dönmekten başka çıkar yol kalmamıştır.

YERALTINDAN NOTLAR_Dostoyevski

✮✮✮
İlk bölümde kırklı yaşlardaki kahramanımız iç çatışmalarını, öfkesini, kırgınlıklarını, isyanını dile getirir. Zeki ve bilgili biri olasına rağmen geri planda kalmış, toplum ve arkadaşları tarafından dışlanmıştır. Diğer insanlardan  hem korkmakta hem de tiksinmekte hem de onları küçümsemektedir. Ahlak, erdem, dürüstlük, kişisel çıkar gibi kavramları sorgular. İkinci bölümde ise kahramanımız yerüstüne çıkar. İnsanların içine karışmayı istediği ender anlarda yanına uğradığı eski bir okul arkadaşı vardır. Onu ziyaret ettiğinde yine başka bir okul arkadaşları için veda yemeği düzenlendiğini öğrenir. Davet edilmediği halde o da yemeğe katılmak ister. Yemekte ise onunla alay ederler ve küçümserler. Yine hüsrana uğrayan kahramanımız çok içip sarhoş olarak işleri berbat eder.

5 Mayıs 2020 Salı

AŞK VE GURUR_Jane Austen

✮✮✮✮
Elizbeth orta gelirli Bennet ailesinin beş kızından biridir. Oldukça güzel olan ablası Jane’in sakinliğine rağmen Eliza zeki ve canlı bir yapıya sahiptir. O bölgedeki bir köşke zengin bir genç olan Bentley taşınır. İki kızkardeşi ve en yakın arkadaşı Darcy ile gelmiştir. Düzenlenen bir baloda Bennet ailesiyle tanışır ve Jane’den çok etkilenir. Eliza ise Darcy’den hiç hoşlanmaz. Onu kibirli ve kaba bulur. Sonraları çeşitli yerlerde karşılaşmaya devam ederler fakat aralarında neredeyse her defasında sözel bir düello yaşanır.  Darcy aslında Elizadan hoşlanmaya başlamıştır ama pek belli etmez. Eliza’nın ise tanıştığı Wickham isimli bir subayın anlatıklarıyla Darcy’e karşı olan olumsuz duyguları daha da çoğalır. Jane ile Bentley’in nişanlanacağı beklenirken Bentley alelacele köşkten ayrılır. Daha sonra Eliza’nın öğrendiğine göre bu ayrılığa da Darcy sebep olmuştur.  Darcy ve Eliza uzun süre birbirlerini görmezler. Daha sonra karşılaştıklarında ise Darcy ondan hoşlandığını itiraf eder. Eliza ise Wickham olayından dolayı ve ablasıyla Bentley’in ayrılığına sebep olduğu için ona olan nefretini dile getirir. Ertesi gün Darcy ona olayların iç yüzünü anlatan bir mektup verdiğinde Eliza okuduklarına inanamaz. Onca zaman Darcy’e haksızlık etmiştir. Aslında kibirli, soğuk görüntüsünün altında asil, sevecen bir insanın yattığını anlar ve pişman olur. İlerleyen zamanlarda Darcy hakkında çok iyi şeyler duyar. Herkes ondan övgüyle bahseder. Eliza onun asil davranışlarına şahit olur ve çok etkilenir. Daha sonraları Darcy ile yeniden karşılaşırlar. Her şey çözüme kavuşur.

28 Nisan 2020 Salı

VADİDEKİ ZAMBAK_Balzac

✮✮✮✮
Felix, içine kapanık bir gençtir. Kolej eğitimini ailesinin ilgisinden ve sevgisinden uzakta Paris'te tamamladıktan geri döner. Katıldığı baloda güzelliğiyle kendisini büyüleyen bir kadınla karşılaşır. Ailesi onu bir süre hava alması için bir ahbaplarının yanına gönderdiğinde bu kadınla tanışma fırsatı bulur. Kontes Henriette Mortsauf. Henriette evlidir, kocası bencil ve huysuz bir adamdır. Narin yapılı ve sürekli ilgi isteyen iki çocuğu vardır. Felix onların evine sık sık uğramaya başlar. Henriette'nin sağlam kişiliği ve ağırbaşlılığı karşısında duygularını bastırarak onunla arkadaşlık etmekle yetinmeye çalışır. Henriette de Felix'in duygularını anlasa da asla kocasını ve çocuklarını üzecek bir şey yapmayacaktır. Felix’i çocuğu gibi sever ve ona büyük bir güven duyar. Felix sarayda görev almak üzere Paris'e gitmeye karar verir. Henriette yolda okuması şartıyla Felix'e bir mektup verir. Bu mektupta görevinde başarılı olması ve hayatına yön vermesi için öğütler yer alır. Felix Paris'teki hayatı sırasında, Lady Dudley adında bir kadınla tanışır. Onun gösterişinden etkilenir ve ona âşık olur. Aynı zamanda Henriette’yi de sevmektedir. Birisi erdem, ruh ve sükunet iken diğeri beden, arzu ve harekettir. Fakat Henriette uzakta ve asla kendinin olamayacakken Lady Dudley tüm hayatını onun ayakları altına sermektedir. Henriette ağır hasta olduğunu duyan Felix hemen onun yanına döner. Felix'in aşkına gönlünce karşılık verememesi onu büyük bir kedere sürüklemiştir. Felix'i sevdiğini ve affettiğini itiraf eden Henriette son nefesini verir.   


BEYAZ DİŞ_Jack London

✮✮✮
Yarı kurt yarı köpek olan Beyaz Diş henüz yavruyken annesi ile birlikte ormanda Kızılderililerle karşılaşırlar. Annesi bir zamanlar onlarla birlikte yaşadığı için insanlara karşı yabani değildir. Beyaz Diş bu insanlarla yaşadığı süre içinde evcilleşmiş olsa da kurt soylu olduğu için kokusundan hoşlanmayan diğer köpeklerle sürekli kavga halindedir. Bir süre kızak köpeği olur. Vahşiliğini gören bir madenci onu satın alır ve başka köpeklerle dövüştürerek bahis oynar. Böyle bir dövüşte Beyaz Diş ölmek üzereyken durumuna acıyan bir mühendis tarafından kurtarılır. Sürekli diğer köpeklerden ve insanlardan kötülük gören Beyaz Diş yeni sahibine de vahşi davranır. Fakat yavaş yavaş sahibinin insancıl sevgisiyle daha uysal bir hayvana dönüşür.

16 Nisan 2020 Perşembe

ÇOCUK KALBİ_Edmondo De Amicis

✮✮✮✮
Eser, İtalya’da bir ilkokulun 3.sınıf öğrencisi olan Enrico adlı bir çocuğun yazdığı günlük olarak düzenlenmiştir. Enrico yıl boyunca okuldaki anılarını ve başından geçenleri kaleme almıştır. Her türlü fedakarlıkta bulunarak sağlığını bile önemsemeyen öğretmenleri, haylaz öğrencilere karşı güçsüzleri koruyan iyi kalpli ve herkesin saygı duyduğu Garrone, çok çalışkan ve başarılı Derossi, ticarete kabiliyetli Garoffi, odun dükkanında babasına yardım ederken derslerinden de geri kalmayan Coretti, zayıf ve korunmaya muhtaç Nelli, tavşan taklidiyle arkadaşlarını güldüren küçük duvarcı, zengin ve kibirli Votini, saygısız ve kavgacı Franti, babasının huysuzluğuna rağmen yüce gönüllü Stardi gibi birçok arkadaşı ve onların aileleriyle olan ilişkileri bu günlükte yer almaktadır.

ŞEKER PORTAKALI_Vasconcelos

✮✮✮✮✮
Yoksul bir ailenin en küçük çocuklarından biridir Zeze. Babası işsiz olduğu için annesi geç saatlere kadar çalışmak zorundadır. Zeze ise evde ve mahallede yaramazlığından herkesin yaka silktiği bir çocuktur ama hayal gücü çok geniştir. Bahçedeki küçük şeker portakalı fidanını arkadaş edinmiştir. Başından geçenleri ona anlatmakta, onun dalına atlayarak birçok maceraya atılmaktadır. Zeze, ara sıra kendine para veren ve birçok şey öğreten Edmundo Dayısını çok sever. Öğretmeni onun mükemmel bir öğrenci olduğunu düşünürken, Zeze yaramazlıkları yüzünden evde sürekli dayak yemektedir. Bir gün arabasının arkasına asılmak isterken yakalandığı Portekizli Manuel Valadares ile tanışır. Bir baba-oğul gibi onunla çok güzel zamanlar geçirir. Ondan kendisini evlat edinmesini ister. Portekizli onu ailesinden koparmayacağını ama onunla oğluymuş gibi ilgileneceğine söz verir fakat sözünü tutamaz. Bir trafik kazası geçirir ve ölür. Çok üzülen Zeze hastalanır. Günlerce yataktan çıkamaz. Yaşamla ölüm arasında sürüklenir durur.

4 Nisan 2020 Cumartesi

BEN, KİRKE_Madeline Miller

✮✮✮✮
Güneş Tanrısı Helios ile Perseis’in kızıdır Kirke. Ne göz alıcı bir güzelliği vardır ne de titanlara özgü muhteşem güçleri. Ailesi ve akrabaları tarafından da pek sevilmez. Annesinin ve kardeşlerinin acımasız sözlerine maruz kalır sürekli. Kendisine arkadaşça davranan bir insana güç bahşedebilmek için ve daha sonra kıskançlığına yenildiğinde kendi gücünün farkına varır. Büyü yaparak insanların ya da titanların özünü değiştirebilmektedir. Bu durum korkuyla karşılanır. Aiaie adasına sürgüne gönderilir. Burada geçirdiği yüzyıllarda cadılık güçlerini keşfeder ve kendini geliştirir. Zaman zaman adaya gelen ziyaretçileri olur.

26 Mart 2020 Perşembe

FAHRENHEIT 451_Ray Bradbury

✮✮✮✮
1953 yılında yazılan distopik bir eserdir. Bu kitapta oluşturulan dünyada evler yanmayan malzeme ile inşa edildiği için uzun zamandır itfaiyeciler yangın söndürmek yerine kitap yakmakla görevlidir. Herkesin birbirine benzemesi gerektiği düşünülen ve insanların mutlulukta eşitlendiği, itaatkar bir dünya yaratılmıştır. Elbette herkes hür ve eşit doğmamıştır ama eşit hale getirilmiştir. Kitaplar ise dolu tabancalara benzer. İzin verilen birkaç kitap dışında okunmasına veya evlerde bulundurulmasına izin verilmez. İtfaiyeci Gay Montag’ın hayatı ise kendisine mutlu olup olmadığını soran ilginç bir kızla tanışmasından ve kitaplarının yakılacağını anladığında kendini de kitaplarıyla birlikte yakan bir kadını izlemesinden sonra başka bir yöne evrilmeye başlar.

UYGARLIKLARIN BATIŞI_Amin Maalouf

✮✮✮✮
“Karanlık yeryüzüne benim doğduğum topraklardan başlayarak yayılmaya koyuldu."
Lübnan asıllı yazar, yetmiş yıllık yaşamında tanıklık ettiği ve uygarlıkları çöküşe sürüklediğini düşündüğü belli başlı olayları, insanlığın her şeyin yok olmasına uslu uslu boyun eğmeyeceğine olan inancıyla paylaşıyor. Mısır’da Nasır milliyetçiliğinden farklı grupların güç elde etmek için dışarıdan hamiler aradığı Lübnan’a, 6 gün savaşlarından sonra bir türlü toparlanamayan Arap toplumlarından Komünizmin ülkelere etkisine, İran’daki islam devriminden Filistin Kurtuluş Örgütü’ne, Afganistan işgaliyle başlayan SSCB’nin parçalanma süreci gibi birçok olay yazarın kaleminden yorumlanıyor.

18 Mart 2020 Çarşamba

PRENSİN ÖLÜMÜ&ŞEYTANIN SAATİ_Pessoa

✮✮
Yazarın bu iki öyküsü ölümünden sonra bulunan eserleri arasından derlenmiş.
Prensin Ölümü: X ve P olarak adlandırılan iki kişi karşılıklı olarak düş kurmak, beden ve ruh, hayat üzerine konuşuyorlar.
Şeytanın Saati: Balo dönüşü şeytanla karşılaşan bir kadının onunla olan sohbeti anlatılıyor.

MUHTEŞEM GATSBY_F.S.Fitzgerald

✮✮✮✮
Yale Üniversitesi mezunu Nick Carraway, 1920’li yıllarda New York-Long Island’da Jay Gatsby’in görkemli evinin yanındaki mütevazi evinde yaşamaktadır. Gatsby, parasının kaynağı ve kendisiyle ilgili bir çok spekülasyon üretilen bir adamdır. Nick zaman zaman körfezin karşı kıyısında yaşayan kuzeni Daisy ile eşi Tom’u ziyaret etmektedir. Nick bir gece Gatsby’nin evinde sık sık düzenlenen gösterişli davetlerden birine katılır. Daisy ile Gatsby’nin beş yıl önce Gatsby fakir biriyken sevgili olduklarını öğrenir. Gatsby’nin amacı Nick aracılığıyla Daisy ile yakınlaşmak ve eski günlere dönmektir. Fakat olaylar öfkeli bir koca tarafından Gatsby’nin öldürülmesiyle son bulur. Davetleri ve iş ilişkileri dolayısıyla çevresi oldukça geniş olan Gatsby’nin cenaza töreninde yalnızca babası ve Nick vardır. Onu ölüme sürükleyen Daisy ve kocası Tom ise yolculuğa çıkarlar.

4 Mart 2020 Çarşamba

BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ_Gogol

✮✮✮
Bir devlet dairesinde memur olan Poprişçin, müdürün kızına aşık olur. Bilgi edinebilmek için onun köpeğiyle konuşmaya başlar. O sırada İspanya tahtı boş kalmıştır. Poprişçin İspanya Kralı 8.Ferdinand olduğunu keşfeder ama bir delegasyon gelip kendisini alana kadar kimseye söylemeyecektir. Poprişçin’in hikayesi tahta oturacağını düşünerek yola çıktığı akıl hastanesinde son bulur.  

KAR_Orhan Pamuk

✮✮✮✮
Siyasi olaylardan dolayı uzun yıllarını Almanya ‘da geçiren şair Kerim Alakuşoğlu (kitapta Ka olarak geçiyor) ülkemize döndüğünde bir gazetede yayınlanmak üzere "Kars'taki kadınların intiharı" konularını araştırmak üzere Kars’a gider. Aslında gitme sebebi üniversiteden tanıdığı ve boşandığını duyduğu eski aşkı İpek'i bulmaktır. Kars’ta onun ve babasının işlettiği otele yerleşir. Konuyu araştırmak için birçok kişiyle görüşür. İntihar eden kadınların içinde üniversitede okuyan ve başörtüsü taktığı için okula alınmayan bir kız da vardır. Bunu kullanan bazı insanlar devletin dine karşı olduğunu iddia ederek, Kars'taki görevlileri ise ateistlikle suçlarlar. Ka’nın da bulunduğu bir ortamda kızları okula almayan bir öğretim görevlisi vurulur. Kar yüzünden tüm bağlantıları kesilen şehirde bir grup ihtilal yaptığını ilan eder. Ka bir yandan siyasi ve sosyal çalkantıların içinde dengede durmaya çalışırken bir yandan da İpek ile Almanya ‘ya dönme hayalleri kurmaktadır. Bu dönemde yazdığı şiirleri bir kar motifi olarak düzenler. En son yazdığı ise Kars'ı "Dünyanın Bittiği Yer" olarak adlandırdığı şiiridir.

26 Şubat 2020 Çarşamba

MATMAZEL NORALİYA'NIN KOLTUĞU


✮✮✮
Tıp fakültesinden ayrılan Ferit oldukça ucuz bir pansiyonda kalmaktadır. Hem bedenen hem de ruhen zayıf yaratılışlıdır. Yakın bir zamana kadar siyah bir köpeğin sürekli kendisini takip ettiği sanrısıyla yaşamıştır. Gördüğü ve duyduğu şeylerden kimi zaman emin olamaz. Annesi ve iki kız kardeşi veremden ölmüş, Avrupa’ya giden babasından ise uzun zamandır hiçbir haber almamıştır. Teyzesi ile yaşayan küçük kardeşi Nilüfer de veremden muzdariptir. Yaşadığı pansiyonda çok çeşitli kişiler kalmaktadır. Ferit’in hemen yanındaki odada kalan ailenin kızı geceleri ortalıkta çırılçıplak dolaşmakta, kimi zaman gaipten haber verdiği söylenmektedir. Diğer yanındaki odada romatizmaları yüzünden odasından çıkamayan Tosun Bey oturmakta, bir lisede felsefe öğretmeni olan Aziz Bey de pansiyondadır. Ferit’in dışarıdaki hayatı ise biri milliyetçi, diğeri komünist olan iki arkadaşıyla hoşlandığı Selma isimli bir kızdan ibarettir.

16 Şubat 2020 Pazar

BİR KADININ HAYATINDAN 24 SAAT_Stefan Zweig

✮✮✮
19.yy’da tatil bölgesindeki bir pansiyonda farklı milletlere mensup zenginler yaşamaktadır. Pansiyona genç, yakışıklı, kibar bir genç yerleşir. Herkesin ilgisini çeker. Bir süre sonra bu genç ve Lyonlu şişman bir iş adamının iki çocuklu karısı olan otuz üç yaşındaki  Henriette ortadan kaybolurlar. Bu olay pansiyondaki herkesi şaşkına çevirir. Henriette, fahişe ruhlu bir kadın olmakla itham edilirken anlatıcımız onu savunur. Tartışma büyünce herkesin saygı duyduğu Mrs.C. anlatıcıya destek verir. Aynı fikirde buluşmaları onları yaklaştırır. Mrs C’nin de gençliğinde böyle bir olay başından geçmiştir. Artık geçmişte kalan fakat etkilerini şimdi bile yaşadığı bir olaydan kurtulabilmek maksadıyla yaşamının yirmi dört saatini anlatıcıyla paylaşır.  

BİLİNMEYEN BİR KADININ MEKTUBU_Stefan Zweig

✮✮✮
Tanınmış bir yazar olan Bay R, doğum gününde, üzerinde yazanın adı olmayan nereden gönderildiği belirsiz bir mektup alır. Mektup şu cümle ile başlar: “Sana, beni asla tanımamış olan sana… Bu mektup sana ulaştığında ben hayatta olmayacağım.“ Mektup oğlunun ölümü ile çok sarsılan ve kendisinin de ölümün eşiğinde olduğunu bilen bir kadın tarafından yazılmıştır. Kadın henüz on üç yaşlarında bir kızken genç yazar onların karşısındaki daireye taşınmıştır. Yazarı gizliden gizliye takip ettiğini, bir kez uşağına yardım etme bahanesiyle yazarın evine girdiğini, zaman zaman evine gelen kız arkadaşlarına karşı düşmanca hisler beslediğini anlatır mektubunda. Annesinin evliliği nedeniyle iki yıl şehirden uzaklaşsa da geri döner. Neredeyse her gün çalıştığı mağazadan çıkar çıkmaz yazarın evinin önüne gelip hep onu bekler. Birkaç gün sonra yazar o genç kızı fark eder fakat onu hatırlamamıştır. Birkaç görüşmeden sonra kız geceyi yazarın evinde geçirir. Genç kız hamile kalır ama kabul görmeyeceğini düşünerek yazarı haberdar etmez. Kimsesizler evine yerleşerek doğumu orada yapar. Yoksul ve beş parasızdır. Çocuğuna iyi bakabilmek için zengin adamlar ile birlikte olmaya başlar. Birçok evlenme teklifi aldığı halde hiçbirini kabul etmez çünkü yazar ona geldiğinde tamamen serbest olmak istemektedir. Zengin erkeklerle birlikte olduğundan bakımlı ve arzulanır bir kadın da olmuştur. Bir dans kulübünde karşılaştıklarında kadından gözlerini alamayan yazar onu evine davet eder. Gecenin sonunda yazar yine kadını hatırlamamıştır. Çok üzülmesine rağmen kadın hiçbir şey söylemez. Yazar bir seyahate çıkacağını ve dönüşte onu arayacağını söyleyerek kadınla vedalaşır. Kadın umutla beklemiş ama yazar onu hiç aramamıştır.

6 Şubat 2020 Perşembe

ATEŞTEN GÖMLEK_Halide Edip Adıvar

✮✮✮✮
Roman, iki bacağını kaybeden ve kafasındaki kurşunun çıkarılmasını bekleyen Peyami’nin ameliyat öncesi yazdığı hatıra defteridir. Zengin bir ailenin oğlu olan Peyami hariciyede memurdur. Akrabası olan Cemal ise I. Dünya Savaşı’nda yaralanmış bir subaydır. On iki yıl önce annesi Peyami’yi Cemal’in kız kardeşi Ayşe ile evlendirmek istemiştir fakat Peyami evliliğe sıcak bakmamıştır. Cemal, Peyami’yi asker olan arkadaşı İhsan’la tanıştırır. Bu üç arkadaş sık sık toplanarak memleketin içinde bulunduğu kötü durumu konuşurlar. Yunan işgalinde eşini ve oğlunu kaybeden Ayşe’de İstanbul’a gelerek bu ekibe katılır. Sultanahmet Meydanı’nda yapılan büyük bir mitinge katılırlar. Hepsi kurtuluş mücadelesi için Anadolu’ya geçer. İhsan ve Cemal orduda görev alırken Peyami de tercüman olarak Milli Müdafaa’da görevlendirilir. Ayşe ise hemşire olup Eskişehir’e gider. İzmir’in kurtuluşu yolunda yapılan mücadelelerde Cemal, İhsan ve Ayşe hayatını kaybeder. Peyami ise anılarını yazarken onlardan geride kalmanın acısını yaşamaktadır hastanede. Kafasındaki kurşun çıkarılırken o da hayatını kaybeder. Doktorlar; Peyami’nin anılarının, beynindeki kurşunun etkisiyle yazıldığını düşünürler. Çünkü ordu kayıtlarında ne İhsan adında bir alay komutanı ne de Ayşe adında bir hemşire vardır.

4 Şubat 2020 Salı

CANİSTAN_Yusuf Atılgan

✮✮✮
Roman Duruşma, Yargıç ve Tanık olmak üzere üç bölümden oluşuyor.
Duruşma bölümünde; 1921 yılının haziranında Tokuç Ali’nin bağ evi bir çetenin baskınına uğrar. Çete reisi onun çocukluk arkadaşı Selim’dir. Ailesi öldüğünde yanlarına aldıkları, kardeş gibi büyüdükleri Selim. Birlikte büyüdüğü arkadaşının bir davranışına alınan ve birdenbire köyden ayrılan Selim, Yunan ordusuna karşı mücadele etmek için altın toplamak bahanesiyle arkadaşından öç almaya kararlıdır. Onlara verecek bir şeyi olmadığını söylemesine rağmen Ali’ye bir süre işkence yaptıktan sonra oradan ayrılırlar. 
Yargıç bölümünde; gençlik yıllarında yaşanan ve önemsiz gibi gözüken bir olayı gururuna yediremeyen Selim, köyden ayrılır. Bir bağda iş bulur. Bağın genç ve dul olan sahibi Esma ile evlenir. Bu yıllarda maddi olarak iyi durumdadır. Mutlu bir evliliği vardır. Fakat doğum sonrası hem karısını hem de bebeği kaybedince kendini içkiye verir. Askere çağrılır, ancak askerden kaçarak savaş yıllarını gizlenerek geçirir. Fakat Yunan istilasında ise savaşmaktan çekinmez. Halit Paşa’nın komutasında bir çeteye katılır. Tokuç Ali’den öcünü aldıktan sonra tek başına bir Yunan karakolu basan Selim, buradaki çatışmada hayatını kaybeder.Tanık bölümünde; Selim’in arkadaşı Kadir çeteden ayrılır ve Tokuç Ali’nin bağ evine döner. Ali ağır yaralıdır. Köye inerek ona yardım getirmesine rağmen Ali ölür.